Lafazanlık kabak tadı vermiştir
Boş konuşmanın kolay ve ucuz olduğunu, üstelik bu memlekette insana itibar bile kazandırdığını söylemiştik... Örneğin meyhane çıkışında rakılı kafayla "silahlar sussun" diye demeç...
Boş konuşmanın kolay ve ucuz olduğunu, üstelik bu memlekette insana itibar bile kazandırdığını söylemiştik...
Örneğin meyhane çıkışında rakılı kafayla "silahlar sussun" diye demeç patlatan entellerin boş konuşmaları...
Muhalif gazete yazarları da akıldanelere ve allamelere bakıp hizaya geliyorlar.
Bilineni tekrarlayıp bir de edebiyat yapacaksın, çocuklar ölmesin, şeker de yiyebilsinler... Hiçkimse kalkıp da "çocuklar ölsün, şeker meker de yemesinler, sağlığa zararlı" demez.
"Silahların susması barış demek değildir" diyorlar. Elbette barış değildir, mütarekedir. Osmanlıcası böyledir, Türkçe'de ateşkes denir.
İlkokulda öğretiyorlar, Mondros mütarekesi, Mudanya mütarekesi falan filan.
"Barış PKK'nın geri çekilmesi değil, Kürt sorununun çözülmesidir" yazıyorlar. "Türkiye'nin demokratikleşmesidir, gerçek barış ancak öyle gelir."
Evet, geçen gün de dedik ya, mevsimler de dörde ayrılır, ilkbahar, yaz, sonbahar, kış...
İlkbaharda göçmen kuşlar gelirler, sonbaharda göçmen kuşlar giderler... İlkokul kompozisyonunu yazı diye yazana da muhalif basında köşe yazarı derler...
Demokratikleşme isteyeceksin, sonra da dönüp Kürt kimliğini tanıyan, Kürtçe konuşmayı yasak olmaktan çıkaran, Kürtçe gazete ve kitap yayınlanmasına olanak sağlayan, Kürtçe televizyon bile kuran adama etmediğin hakaret kalmayacak...
Nankörlük yarışında Kürt politikacıları ve muhalif Türk gazetecileri birbirlerine bir türlü üstünlük sağlayamadılar maşallah!
Demokratikleşme istiyorlar...