Müsamereden beter
Mel Gibson'un Hazret-i İsa filmini hatırlarsınız (The Passion, yani Çile)... Hani filmde herkes kendi dilinde konuşuyordu, İsa Aramice, Romalılar da Latince ve Romalı askerler İsa'yı "Jupiter yarattı demeden" evire çevire...
Mel Gibson'un Hazret-i İsa filmini hatırlarsınız (The Passion, yani Çile)... Hani filmde herkes kendi dilinde konuşuyordu, İsa Aramice, Romalılar da Latince ve Romalı askerler İsa'yı "Jupiter yarattı demeden" evire çevire dövmüşlerdi... Bu filmde İsa'yı oynayan Jim Caviezel, bir nedenle Meksika'ya gitmiş. Köylerde geziniyor. Köylüler "efendimiz geldi" diye heyecanlanmışlar, "kurtar bizi" diye ayaklarına kapanmışlar. Kötürüm bir kadıncağız "beni iyileştir" demiş, o da elini kadının başına koymuş ve "filmimi seyrettiğiniz için teşekkür ederim" demiş. Bu fıkra değildir, gerçektir. Hadi bunlar Meksika köylüsü... Bir de Türk şehirlisi var. Hani beyaz olanlar (biz siyahız ya), çağdaş, laik, okumuş, aydın, falan filan. (Biz kasap çıraklığından gelmeyiz.) Bunların vekilleri de mecliste CHP sıralarında... O saçmasapan "Atatürk'ün resmini duvardan indirme" meselesinin tartışıldığı günlerdi... Ne kadar Atatürkçü olduklarını göstermek için grup toplantısına "Atatürk'e benzer bir adamcağız" getirdiler, en ön sıraya oturttular, Kılıçdaroğlu konuşurken resmini çekip dağıttılar. Atatürk kalkmış, yirmili ve otuzlu yıllarda yaptığı gibi CHP meclis grubu toplantısına katılmıştı.