Oha
Tayyip Erdoğan'ın elini sıkıp Tayyip Erdoğan'ı destekleyenlerin elini sıkmayan Meltem Cumbul'un densizliği, terbiyesizliği ve buna gösterilen olağanüstü tepki, "Cihangir çocuklarının" yedi ceddine...
Tayyip Erdoğan'ın elini sıkıp Tayyip Erdoğan'ı destekleyenlerin elini sıkmayan Meltem Cumbul'un densizliği, terbiyesizliği ve buna gösterilen olağanüstü tepki, "Cihangir çocuklarının" yedi ceddine yeter...
Türkiye'yi kimlerin böldüğü, kimlerin cepheleştirdiği, kimlerin "ötekileştirme" yarattığı da böylece kabak gibi ortaya çıktı.
Fakat beterin beteri vardır. Geçen gün Murat Bardakçı kardeşimiz yazınca, seksen küsur yıl önce yenmiş olan bazı herzeleri hatırladık.
Hani "Kâbe Arab'ın olsun, bize Çankaya yeter" türünden herzeler.
Edip Ayel diye birisi, Atatürk'ü "Türklüğe Allah olan adam" diye nitelemiş.
Yusuf Ziya Ortaç, "yoktan var ediyordu Tanrı gibi herşeyi" demiş.
Tekinalp rümuzuyla yazan ünlü Moiz Kohen, yeni ve laik bir "amentü" kaleme almış: "Gazi'nin Allah'ın en sevgili kulu olduğuna kalbimin bütun hulusuyla şehadet ederim..."
Bir de, daha da ünlü Behçet Kemal Çağlar var tabii... Türkiye'nin en kötü şairi...
Hani şu "sarı saçlım, mavi gözlüm neredesin" edebiyatının mucidi.
27 Mayıs'tan önceki günlerde doldurduğu bir plakta, sanırım aynı şiirinde, "Atatürk'üm yetiiiiş!" diye cıyak cıyak çığırdığını hatırlarım...
Ama sıkı durunuz...
Biz burada yıllardır "niçin Müslüman şairler yeni bir Mevlid kaleme almıyorlar, Süleyman Çelebi'yle boy ölçüşmüyorlar, hani nerededir Sezai Karakoç'tan, İsmet Özel'den, Hilmi Yavuz'dan yeni yeni Mevlid-i Nebevi'ler" diye yakınırken...
Herifçioğlu bir "Atatürk Mevlidi" yazmış!
Ciğeriniz dayanırsa okuyunuz:
"Ol Zübeyde Mustafa'nın anesi
Ol sadeften doğdu ol dür danesi
Gün gelip oldu Rıza'dan hamile
Vakt erişti hafta-yı eyyam ile
Geçti böyle nice ay nice sene
Vakt erişti bin sekiz yüz seksene
Ger dileriz bilasız oddan necat
Atatürk'e Atatürk'e essalat
Merhaba baş halaskar merhaba
Merhaba ey inkılaplar menşei merhaba"
Falan filan.
Behçet Kemal'e göre Bandırma vapuru peygamber efendimizin atı Burak'a tekabül ediyormuş, Samsun'a gidişi de mirac!
Aynı zamanda "Atatürk ekber! Atatürk ekber! Evliya odur, peygamber odur!" diye bağırıyor.
Müjdat Gezen de bir tiyatro oyununda Zübeyde Hanım'a "kutlu doğum" yaptırmış, bacaklarının arasından çıkardığı bir yapma bebeği seyircilere göstermişti. Bebeği İngiltere'den almıştı.
Geçenlerde bir ilkokul töreninde de hap kadar küçük üç kız çocuğuna "Atatürk büstünü şemsiyeyle yağmurdan koruma görevi" verdiler, yağmur şakır şakır, çocuklar sırılsıklam, büst kupkuru!
Bunları yapacaksın, sonra da "bu memlekette İslam niçin gelişiyor" diye şaşacaksın... Aklına turp sıkayım.