Sınıfsal

Her mesele olduğu gibi bu mesele de sınıfsaldır efendim. Seçim yani. Türkiye'de 2002 yılından beri bir "halk iktidarı" var. Halk zaman zaman iktidara gelmiş (1950, 1965, 1983), ama tutunamamıştı. Bürokrasi her...

Her mesele olduğu gibi bu mesele de sınıfsaldır efendim.
Seçim yani.
Türkiye'de 2002 yılından beri bir "halk iktidarı" var.
Halk zaman zaman iktidara gelmiş (1950, 1965, 1983), ama tutunamamıştı.
Bürokrasi her fırsatta onu alaşağı etti (1960, 1971)...
Bu arada halkın bazı temsilcileri de pes dediler, gittiler bürokrasiye biat ettiler (Süleyman Demirel.)
Tayyip Erdoğan ve ekibi pes etmedi. Şapkasını alıp kaçmak yerine (Erdoğan'ın şapkası yoktur!), tam tersine halkı tankların üstüne çıkardı.
Bu halk iktidarı elbette "sosyalist" bir iktidar değildir.
Kapitalist kalkınmayı halkın desteğiyle yürüten ve kalkınmadan halka da pay veren bir iktidardır.
Menderes, Demirel ve Özal dönemlerinde yarım kalan, yetersiz kalan yani...
Bu ülkenin aristokrat sınıfı yoktur derler, bu ülkenin aristokrat sınıfı her zaman devlet memurları olmuştur... "Kapıkulları" ve "ulema" ittifak yapıp halkın ensesinde boza pişirdiler. Artık sesleri çıkamıyor. Bir kısmı Fetö'ye yazılınca ve yenilince zaten bütün dişleri döküldü.
Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman halkın partisi olmadı, her zaman bürokrasinin partisi ve halk üzerinde de baskı aracı oldu.
Halk da hiçbir serbest seçimde onu iktidara getirmedi. CHP bir gitti, bir daha kesin bir sonuçla iktidara dönemedi, ancak özel geçiş dönemlerinde, bürokrasinin de yardımıyla iktidara bir ucundan yapışabildi...
Artık onu bile başaramıyor.
Çünkü halk, tarihte ilk kez "adam yerine konulmanın" tadını almıştır.
İlk kez "gönlünce et yiyebilmenin" tadını alıp "mangala" saldırdığı gibi...
Bütün bu nedenlerle de, 2018 seçimlerini kazanamayacaktır.
1950, 1954, 1957, 1961, 1965, 1969, 1973, 1977, 1983, 1987, 1991, 1995, 1999, 2002, 2007, 2011, 2015 seçimlerini kazanamadığı gibi. Seçim sistemi ne olursa olsun, isterse kırk kere değişsin.
Bürokrasi, "göstermelik cuma namazı kılanlarla" hiçbir yere varamaz ve varamayacaktır. Bu numaralar daha önce çok denenmiştir. "Ben de imam çocuğuyum" şeklindeki bön demagojinin otuz beş yıl önce sökmediği gibi.
Kemalist memurların özlemleri, "bürokrasinin yeniden iktidara dönmesi ve eskisi gibi astığı astık, kestiği kestik bir yönetim" kurmasıdır.
Kendini solcu sanan ahmaklar, bürokrat sopasını da solculuk sanıyorlar ve onu destekliyorlar...
Halkın niçin sola tükürmediğini gene de merak ediyor musunuz?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Utanmıyor musunuz? 01 Nisan 2023 | 3.525 Okunma Dağ nerede, fare nasıl? 31 Mart 2023 | 3.281 Okunma Alafortanfonik gelismeler 30 Mart 2023 | 1.227 Okunma Yoksun oğlum sen 29 Mart 2023 | 1.857 Okunma Var biraz da sen oyalan 27 Mart 2023 | 1.166 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar