Size çok bile
Bulgaristan'la ciddi şekilde papaz olduğumuz eski günlerde, merhum Necati Cumalı Sofya'ya gitmişti... Bakmış ki soğuk hatta ters davranıyorlar, nedenini sormuş. "Siz bizi çok sömürmüştünüz" gibi bir cevap...
Bulgaristan'la ciddi şekilde papaz olduğumuz eski günlerde, merhum Necati Cumalı Sofya'ya gitmişti... Bakmış ki soğuk hatta ters davranıyorlar, nedenini sormuş.
"Siz bizi çok sömürmüştünüz" gibi bir cevap almış.
Fakat Bulgarlar'a "Osmanlı'nın mazlum bir millet olan Türk halkını da nasıl sömürmüş olduğunu" falan anlatmış da havayı yumuşatmış. Belki kırk yıl öncesinden aklıma takılmış bir olay. Kendisi anlatıyordu.
Türk solu, meseleye hep böyle baktı.
Eh, yığınakta hata yapınca da hiçbir muharebeden sonuç alamadı tabii!
Arkadaşlar, burası, Kemal Tahir'in dediği gibi, "Ghana'lı bir kabile toplumu" değildir. Büyük bir imparatorluğun mirasçısıdır, tıpkı iliklerine kadar Müslüman olduğu gibi iliklerine kadar da imparatorluk mirasçısı, hatta özlemcisidir.
Yerlerde sürünmemiştir, düşmüş kalkmıştır. Bunlar çok farklı şeylerdir. Yönetilmemiş, yönetmiştir. (Gidin de Mısır'da, Türk olduğunuzu anlayınca sizden nasıl korktuklarını görün. Sevmiyorlar ama çekiniyorlardı. Ben bunu, ayıptır söylemesi, azıcık da keyifle yaşadım.)
İşte bunun için halkımız Kıbrıs konusuna da hep "kaybettiğimiz toprakların hiç olmazsa küçücük bir kısmını geri aldık" diye bakmıştır. (Putin de aynı şeyi yapıyor ve elden çıkardıkları SSCB topraklarının küçücük kısımlarını olsun geri almaya çalışarak Rus halkının yüreğini soğutuyor.)
Türk solu, kendi milletine hep mazlum gözüyle baktı. Benim gençliğimde "ülkemiz emperyalizmin pençesinde yarı feodal, yarı sömürge bir ülkedir" sloganı pek revaçtaydı. (Ama kazın ayağı öyle değildi.)
Böylece, bizim sol, Frantz Fanon gibi aydınların Cezayir benzeri eski sömürgeler için oluşturdukları "kurtuluş reçetelerini" burada da uygulamak istedi.
Bilinçaltında Osmanlı'yı yaşamakta olan halk bu sola hiç yüz vermedi.
Vermeyecektir. Sosyalist sol bu ülkede asla yüzde 3'ü geçemeyecektir.
Sol olduğu ileri sürülen bürokrat partisi de işte yüzde 25'te çakılıp kalıyor.
Çünkü halk, gene Kemal Tahir'in deyimiyle "bilinçaltında sürmekte olan Osmanlı bozgununun" gamlı havasını Tayyip Erdoğan sayesinde üstünden attı, artık ayağı yere güvenle basıyor. Bu bir devrimdi.