Son numaraları çamura yatmaktır
Bu numarayı her seçimde yaparlar: Oylar çalındı, zarflar değiştirildi, hile karıştırıldı, şaibe var, seçim iptal edilsin!Yüksek Seçim Kurulu da her defasında kendilerine gereken cevabı...
Bu numarayı her seçimde yaparlar: Oylar çalındı, zarflar değiştirildi, hile karıştırıldı, şaibe var, seçim iptal edilsin!
Yüksek Seçim Kurulu da her defasında kendilerine gereken cevabı verir.
Doksanlı yıllarda bunu seçimlerden sonra yapıyorlardı (Zülfü Livaneli'nin İstanbul Belediyesi'ni kaybedince ağlamasını hatırlayalım), yeni "millenium"da taktik değiştirdiler, artık seçimlerden önce "ufak ufak" hazırlıyorlar kendi kamuoylarını... Son zamanların moda deyimiyle "algı operasyonu"...
Yani, halk cahil değilmiş aslında, bunlar herhalde yanılmışlar, halk kime oy vereceğini biliyormuş, zaten veriyormuş da, körolası iktidar oyları değiştiriyormuş. (Bu şerefsizliği bazı CHP yetkilileri 1946 seçimlerinde gerçekten yapmışlardı.)
Çünkü AKP bitmiş, mahvolmuş, hükümet bile kuramayacakmış, 275 koltuk bile kazanamayacakmış, bu nedenle oyları çalacakmış.
Lafın suyunu da çıkardılar: Kılıçdaroğlu, "elektrikler kesilebilir, bu durumda sandığın üstüne oturun" dedi.
Suçtur. Sandığa bulaşan üç yıla kadar hapis cezasını yer.
Neyse ki bu olmayacak, çünkü Kılıçdaroğlu bir "imsakiyeye" bakmaktan bile aciz. ("İmsak da ne ola ki?" diye sorarsa şaşırmayınız.)
Güneş, seçim günü saat dokuza çeyrek kala batacak!
Saat beşte sandıklar açılıyor. Neresinden bakarsan bak, oy sayımı dört saat sürmez.
Yani, elektrikler kesilse de hava aydınlık. Seçim saatleri boyunca daha da aydınlık. Sandığın üstüne oturmaya hiç gerek yok.