Tatlı geldi galiba
Biz bunlara "enayilik etmeyin, başkanlık sistemi sizin de işinize gelir, kazanmak şartıyla tabii" demiştik... Kazanamayacaklar, ama anlaşılan kafalarının bir köşesinde kalmış bu fikir. Tatlı da gelmiş. İmdi...
Biz bunlara "enayilik etmeyin, başkanlık sistemi sizin de işinize gelir, kazanmak şartıyla tabii" demiştik...
Kazanamayacaklar, ama anlaşılan kafalarının bir köşesinde kalmış bu fikir. Tatlı da gelmiş.
İmdi, bunlar başkanlık sistemine öldür Allah karşılar ya...
Görünürde...
Önce Muharrem İnce su koyuverir gibi oldu.
Akşener ve Karamollaoğlu, kazanırlarsa sistemi "hemen" değiştireceklerini söylediler.
İkisinin de kazanma ihtimali sıfır olduğuna göre, böyle bir gelişme olmayacak.
Öte yandan Demirtaş ve Perinçek'e "peki siz neye geçeceksiniz" diye sormak bile mürekkep ve kâğıt ziyanlığı sayılır...
Kılıçdaroğlu'nu da katarsanız üç ahbap çavuşun "tam olarak" neye geçecekleri de belli değil. İkisi "parlamenter" sistemden, fakat biri "iyileştirilmiş" parlamenter sistemden dem vuruyor.
Bunlara karşılık Muharrem İnce "iki yıl sonra" dedi.
Önce başkanlık sisteminin tadını çıkaracak, nimetlerinden yararlanacaktı...
Zaten yeni bir anayasa taslağı hazırlamak (tabii önce şu "iyileştirme" lafının içini doldurmak şartıyla), bunu meclisten geçirmek (360'la geliyorlar ya), sonra da referanduma gitmek vakit alırdı...
Üstelik halk geriye dönüşü reddederse başkanlık sistemi üstlerine yapışır kalırdı!
Laf aramızda bu da fena halde işlerine gelirdi!
Şimdi Kılıçdaroğlu da ortağının ve rakibinin çizgisine gelmiş. "Ulan enayilik etmeyelim" fikrine kavuşmuş.
Bakınız ne demiş: "Sayın İnce seçilirse bir restorasyon dönemine ihtiyacımız var. Bu, 4, 2 ya da 1 yıl olabilir.
Bir anayasa değişikliğini yangından mal kaçırır gibi yapamayız." Kemal Bey geçiş dönemine zam yapmış.
Bir yıl olabilirmiş, iki olabilirmiş, dörde kadar da yolu varmış.
Kılıçdaroğlu "başkanlık sistemi bize ballı gelecek, acele etmeyelim"...