Taytenik
Sabah Gazetesi Yazarı Engin Ardıç'ın bugünkü (18.05.2022)''Taytenik'' başlıklı yazısı.
Zavallı çocuklar, o "pozun" gerçekten geminin burnunda çekildiğini sanıyorlar... Aşağıda azgın dalgalar, fonda martılar falan...
Heves etmişler, kafayı da çekmişler, iskelede "Titanic pozu" vermeye kalkmışlar.
Sanki biri Kate Winslet, öteki Leonardo DiCaprio.
Ah evladım, Titanic pozu vermeniz için önce sizi seyredecek birileri gerekiyor...
Öyle ya, gören yoksa kime hava yapıyorsun?
Kaldı ki, hava yapsan ne olacak?
Yüzme bilmiyorsan ne demeye böyle su kenarı numaraları çekiyorsun?
Kızla oğlanın o pozunun bir "stüdyo çekimi" olduğunu, denizin sonradan "arkaya döşendiğini" de bilemiyorsun...
Çünkü sinemadan haberin yok.
Çünkü kültürünü marketten alır gibi internetten aldın.
Cem Yılmaz söylemişti, bu memlekette "bir filmin iki saatte çekildiğini sanan" zavallı cahiller bile vardır.
Rahmetli haminnem de Yeşilçam filmlerinde insanların gerçekten öldüklerini sanır, "Daha pek de gençti de taze" der ve çok üzülür, ertesi hafta aynı oyuncuyu başka bir filmde görünce de ölmediğini anlayıp çok sevinirdi...
Taşıma suyla döndürülen değirmen de işte insanı böyle suya batırır.
Çocuk öldü, bari sen bundan sonra oku, öğren.
Öğren de sakın, sözgelimi James Bond ya da Görevimiz Tehlike filmlerinde gördüğün uçurum kenarı numaralarına, uçak kanadı atraksiyonlarına, gökdelen damı canbazlıklarına falan kalkışma.
Geçmiş olsun evladım, verilmiş sadakan varmış.