Televizyona çıkmak
Televizyona çıkmak, halkımızın çok büyük çoğunluğu için büyülü bir kavram, ulaşılmaz bir hayaldir.Tabii "ohooo, beni de bir çıkarsalar neler söylerim" diyen vatandaş daha...
Televizyona çıkmak, halkımızın çok büyük çoğunluğu için büyülü bir kavram, ulaşılmaz bir hayaldir.
Tabii "ohooo, beni de bir çıkarsalar neler söylerim" diyen vatandaş daha üçüncü dakikada apışıp kalacaktır, bunu düşünemez.
Bunları, on yıl boyunca hemen her gün televizyona çıkmış olmanın rahatlığı ve azıcık da böbürlenmesiyle söylüyorum, kusura bakmayınız.
Şimdilerde muhalif gazetecilerde de bir "televizyona çıkma saplantısı" belirdi.
Çıkıyorlar da üstelik... Hemen her kanalda her akşam üçerli beşerli "geyikler kulübü" oluşturup akla gelebilecek hemen her konuda bilir bilmez ahkâm kesiyorlar.
Haftalardır her gün döndürüp döndürüp aynı yazıyı yazıyorsun, çık aynısını televizyonda da söyle hemşerim.
Patronunun kimi zaman açık, kimi zaman sinsi muhalefet yapan kanalı da var, orada kendisine yağ çekenleri terfi de ettiriyor, çık sen de konuş.
Bir terane tutturdun gidiyorsun: Anayasa değişikliği halka anlatılmıyormuş, halk başkanlık sisteminin ne olduğunu bilmiyormuş... Nasıl oy verecekmiş?
Yüzde 36'sı bilmiyormuş.
Eh, yüzde 64'ü biliyor demektir!
Yok efendim, yüzde 28'i "çok az" biliyormuş, yüzde 14'ü "biraz öğrenmiş"...
Eee, ne yapalım, daha nasıl anlatalım?
Biz de yazıyoruz, tam tersini, zıddını sen de yazıyorsun. Her iki görüş de serbest.
Kısıtlama yok, yasak yok, sansür yok, Kılıçdaroğlu'nun salladığı gibi malınıza mülkünüze el koyan da yok. (Malına el konanlar "müseccel" Fetöcüler, sen gizli Fetöcü olduğuna göre korkman gerekmez.)