The Nişantaşı formula
Aydın Doğan ve akıl danışmanı Zafer Mutlu muhalefet için çözümü bulmuşlar. Kurtarıcı formül... Çünkü muhalefet büyük bir çaresizlik içindeymiş. Tabii kendileri ortaya...
Aydın Doğan ve akıl danışmanı Zafer Mutlu muhalefet için çözümü bulmuşlar. Kurtarıcı formül...
Çünkü muhalefet büyük bir çaresizlik içindeymiş.
Tabii kendileri ortaya çıkıp da söyleyemeyecekleri için "şarap garsonuna" söyletiyorlar.
(Fransız sofra adabında bunlara "sommelier" denir ve şık lokantalarda çok özel ve önemli bir yerleri vardır. Türkiye'de tekne güvertesinde bile kullanılıyorlar.)
Yoksa garson onlara danışmadan kendi kafasına göre bir "ne vereyim abime" arayışı içine mi girdi, kimsenin hakkını da yemeyelim hani...
Söylediği şu: Bir başkan adayı çıksa... Başkan yardımcıları olarak Meral Akşener'i, Temel Karamollaoğlu'nu, Kemal Kılıçdaroğlu'nu, Ahmet Türk'ü "en baştan ilan etse..."
Ve de "bütün eksiklerini gediklerini kapatarak yeniden parlamenter sisteme döneceğiz" diye vaatte bulunsa...
"Cumhur ittifakına karşı" bir şansı olabilir miymiş acaba?
"Biz de ittifak kurduk" demekten utanacak muhalefet "adını koymadan ittifak" formülüne yatacaksa, niçin olmasın?
Türkiye'de aynı anda hem Meral Akşener'e hem de Ahmet Türk'e oy verebilecek manyaklar varsa, niçin olmasın?
Kemalistler Saadet Partisi'nin genel başkanını cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görmek isteyecek kadar kafayı yedilerse, niçin olmasın?
Ve bütün bu adı geçen politikacılar, ilk fırsatta bu yardımcılık "mevkiini" bırakıp eski küçük, önemsiz ve muhalif konumlarına geri dönmeye meraklıysa, niçin olmasın?
Ve de başkan adayı Türkiye'den değil de Kripton gezegeninden çıkacaksa, niçin olmasın?
Olur da, bu sefer müşteri ağzıyla buna "everything but little little" denir!
Ama bayat kaçar, çünkü rahmetli Şenay Yüzbaşıoğlu bu formülü kırk yıl önce daha güzel özetlemişti: "Bütün dünya buna inansa, bir inansa, hayat bayram olsaaa... İnsanlar el ele tutuşsa,