Ulagay’ı aşmak için
Sevgili ağabeyim Osman Ulagay uzun süre "Özal'ı aşmak gerekir" diye tutturmuştu.Özal'ı aşabilen, Erdoğan oldu.Bunun üzerine Ulagay bir süre de "Erdoğan'ı aşmak gerekir" diye tepindi.Fakat Erdoğan...
Sevgili ağabeyim Osman Ulagay uzun süre "Özal'ı aşmak gerekir" diye tutturmuştu.
Özal'ı aşabilen, Erdoğan oldu.
Bunun üzerine Ulagay bir süre de "Erdoğan'ı aşmak gerekir" diye tepindi.
Fakat Erdoğan aşılamadı.
Ulagay şimdi, son kitabında, onu bunu aşmaya çalışmaktan vazgeçmiş, kendini ağlamaya ve ilenmeye vermiş. Son derece karamsar ve kötümser.
Kitabının adı "Dünya Trump'a mı Kalacak?"... Okumanızı tavsiye ederim. Hem kısa, hem ucuz (158 sayfa, 16 lira.)
Sevgili ağabeyim, özellikle 2008 yılından sonra dünyayı saran krizi (gene) irdeliyor, teknoloji ve iletişim devriminin son yirmi beş yılımızı nasıl belirlediğini, dünyayı ve insanı nasıl değiştirdiğini anlattıktan sonra lafı getiriyor, "Trump, Putin ve Erdoğan'a" bağlıyor.
Bu üçünün de iktidardan düşmeleri gerekirmiş. (Merkel de öyle diyor.)
Ulagay'a göre kriz "teğet geçmemiş", meğerse batmışız da haberimiz yokmuş.
Bu arada, örneğin bir Çin halkının yirmi beş yıl önce rüyasında bile göremeyeceği refah düzeyine ulaşmış olduğunu da itiraf etmeden geçemiyor. (Oysa "demokrasi olmadan kalkınma olmaz" diyenler de o ve onun gibilerdir, mesela Kılıçdaroğlu.)
Peki ne öneriyor?
"Bulanık" bir sosyaldemokrasi.
Ulagay'ın ve onun "mahallesinin" ortak yanılgıları şudur: Batı'da orta sınıf gerek küreselleşme gerekse bu son krizle sıkıntıya girdi ya, Türkiye'de de bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorlar.
Çünkü öyle olmasını istiyorlar. Öyle görmeyi tercih ediyorlar.
Çünkü iktidarda Ulagay'ın bir türlü sevemediği Erdoğan var.
Yani düşünce mekanizmaları "tümevarım" değil "tümdengelim" esasına göre çalışıyor, bu da "bilimsel" değildir.
Dine bakışları öteden beri son derece olumsuz olduğu için de Erdoğan'ın "gerici" olduğunu sanıyorlar (tipik Kemalist saplantı.)
İşe bakın, tam da Ulagay'ın nasıl battığımızı anlattığı sayfaları okurken bir yandan da gazetelere göz gezdiriyordum: -Sevindiren büyüme... Vatandaş tüketti, Batı'nın "yüzde 2.2 büyür" dediği Türk ekonomisi yüzde 3.5 büyüdü... -İhracatta bahar havası... Mart ayında ihracatımız geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 19 arttı... Son on iki aylık ihracat artışı ise yüzde 2.4... Bunları yazanlar, yazmak zorunda kalanlar da muhalif gazeteler.