Uyan da balığa çıkalım
Sabah Gazetesi Yazarı Engin Ardıç'ın bugünkü (22.09.2022)''Uyan da balığa çıkalım'' başlıklı yazısı.
Murat Belge yazınca haberim oldu: Çağatay Anadol anılarını yayınlamış, "Şu Bizim Sosyalist İşçi Partisi"...
Anadol TSİP yöneticilerinden, ülkemizde az sayıda bulunan "kafası çalışan sosyalistlerden" biri... Birçok sosyalist gibi hayatını ziyan etmiş olsa bile. Hiç olmazsa hayatta kalmayı başardı, genç yaşında ölüp gitmedi.
Çeşitli partiler kurup kapattıktan sonra (Sosyalist Birlik Partisi, Birleşik Sosyalist Parti, Özgürlük ve Dayanışma Partisi), "bu işin" niçin olmadığını ve niçin olmayacağını anlamış. (Karl Marx da "Türkiye'de olmaz" demişti!)
Bakınız bizim kuşak için ne diyor:
"(Mihri Belli) öğrenci gençliğin zaten cumhuriyet idaresinin eğitiminden geçerken edinmiş olduğu Kemalist ve milliyetçi eğilimlerin, sanki bunlar Marksizm'in bir gereğiymiş gibi daha da pekişmesine hizmet ediyordu."
Evet, hatta aynı şey sandılar!
Türkiye'de sosyalistler hep "önce Kemalist, sonra sosyalist" oldular.
Bugün de öyledirler.
Ancak "Kemalist olmayan bir solun" iyi kötü şansı olabileceğini göremediler ve göremiyorlar.
İktidar şansı demedik canım, varlık gösterme şansı dedik.
Çağatay Anadol imana gelmiş!
Diyor ki: "Kemalizm ile komünizm arasında hayal edilmiş bağı kopartmak ve Türkiye sosyalizmine Atatürk milliyetçiliği adı altında sızmış bulunan milliyetçilikle mücadele etmek gereği, sosyalistler için bir görev olarak benimsenmeli..." Bade harab-ül Basra!
Altmış yıldır aklınız neredeydi?
Tayyip Erdoğan "vurup geçince" mi gözünüz açıldı?
Murat Belge de soruyor:
"Marksizm, dünya tarihinin sınıf mücadelesi tarihi olduğunu söyler. Atatürkçülük, 'İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz' der.
Hangisini benimseyeceğiz?"
Kemal Tahir'e küfrederken düşünecekti.
Neyse, seksen yaşında İngiltere'den vatan topraklarına dönmek de bir mazhariyettir.