Beka sorunu!
“Milliyetçilik”, “dincilik” kapitalizmin temel dayanağıdır. Tüm dünyada işe yarayan, tehlikeli ve kullanışlı ideolojilerdir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu tarafa (elbette Osmanlı’dan miras) bu gerici damar...
“Milliyetçilik”, “dincilik” kapitalizmin temel dayanağıdır. Tüm dünyada işe yarayan, tehlikeli ve kullanışlı ideolojilerdir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu tarafa (elbette Osmanlı’dan miras) bu gerici damar diri olmuştur. DP, askeri yönetimler, ANAP, AKP bu kavramları kullanarak liberal iktisadi yapıya hizmet etmiştir. (Her dönem CHP’de buna teşne olan bir vardı.) Piyasacılığı kutsayan bu siyasal söylemin adı: “Muhafazakârlık”. (Bu düzende tarikatlar, vakıflar, cemaatler her biri çıkar grubudur. Liberaller inatla “sivil toplum kuruluşu” dese de, hakikat budur!)
Egemen muhafazakâr dil
Artık cep telefonumuza gelen “Hayırlı cumalar”, “Kandiliniz mübarek olsun” türü iletiler herkesçe kanıksanmış durumdadır. “Bunda ne sakınca var?” diye iyi niyetli soranlara şunu anımsatmak gerekir; bu iletileri bize gönderen siyasiler, operatör ücretlerini ceplerinden ödemiyor. Kamu kaynaklarını siyasal amaç için kullanmak yanlıştır (bana kalırsa suçtur). Ayrıca dini siyasete alet etmek laikliğe aykırıdır. Popülist muhafazakâr dil herkesi tutsak etmiş durumda! Bu sorunla yüzleşmedikçe sandıkta geçici başarılar edinilse de, aydınlanma savaşı kazanılamaz.
Tek adam dayatması
Sina Akşin’de rastladım (Kısa Türkiye Tarihi), Tanzimat Dönemi’nde Fuat Paşa’nın sözüne: “Bir devlette iki kuvvet olur. Biri yukarıdan, biri aşağıdan gelir. Yukarıdan gelen kuvvet cümlemizi eziyor. Aşağıdan ise bir kuvvet hâsıl etme imkânı yoktur. Bunun için pabuççu muştası gibi yandan bir kuvvet kullanmaya muhtacız. O kuvvetler de sefaretlerdir.” Ne demektir bu?
Padişaha direnecek halk yaratmak mümkün değildir! “Devlet” dediğiniz padişahın mülküdür. Bunu içeriden dengeleme olanağı bulunmayınca, tipik sömürge...