‘Dizi seyredip eşcinsel olur mu?’
Datça tatil sayılmaz, ana kucağıdır benim için. Kırk yıl önce ilk gittiğimde sadece bir otel vardı, sessizliğine, duruluğuna âşık olmuştum. Küçük kooperatif evi alınca annemler, nasıl da mutlu olmuştuk.
Bizde aynı sevinç sürüyor sürmesine de, giderek betonlaşıyor o güzel yüzü Datça’nın. Yazık ki ne dışarıdan gelen konuklar, ne de yerlisi hızla canavara dönen Datçamızın nereye doğru yol aldığını fark etmiş değil. Uzunca yazacağım sonra, doğrusu mutlu dönmedim İstanbul’a. AKP anlayışı herkesi esir almış. Deniz kimsenin değil, sahiller herkesin!
***
Kaz Dağları saldırısına ne demeli? Memleketin en güzel ormanlarına bir bir kıyılıyor. Gezi’de “mesele elbet üç beş ağaç değildi” söylemiyle kasıt buydu. Yağma kültürü egemen, doyumsuz, saldırgan İslamcı-piyasacılık hayatımızı çalıyor.