Günün görevi ortak yaşamı örgütlemektir...
Referandumu HAYIR kazandı ve biliyorsunuz, kazanılan sonuç çalındı. Sürece yapılan baskılarla, kollanan saldırılarla, hukuksuz usullerle seçimin sonucu çalındı. Şimdi ne yapmamız...
Referandumu HAYIR kazandı ve biliyorsunuz, kazanılan sonuç çalındı.
Sürece yapılan baskılarla, kollanan saldırılarla, hukuksuz usullerle seçimin sonucu çalındı.
Şimdi ne yapmamız bekleniyor?
İktidarın beklentisi, ortalığın yatışıp sonucun kabullenilmesidir.
HAYIR. Asıl, bu durumun kabullenişine büyük bir HAYIR.
Artık, ortak yaşamımız tehlikededir.
Artık, uygar yaşamımız tehdit altındadır.
Bizi biz yapan her şey tehdit altındadır.
Bu tehdide yanıtımız “Uygar Yaşam Örgütlenmemiz” olmalıdır.
“Uygar Yaşam”. Bundan ne anlıyoruz?
“Adalet için hukuk” istiyoruz. İktidarın buyruğunda hukuk değil.
“İnsan için ekonomi” istiyoruz. Daha fazla kâr için ekonomi değil.
“Yaşam için eğitim” istiyoruz. İşsiz diplomalar için değil.
“Uygarlık için bilim” istiyoruz. Hurafeler için öğreti değil.
“Özgürlük için sanat” istiyoruz. Leblebi çekirdek eğlencesi için değil.
“Geleceğin dünyası için çocuk” istiyoruz. Beynini kinle şartlandırmak için değil.
“Bizim ortak yaşamımız olsun” istiyoruz. Biz ve Onlar ayrımcılığı değil.
“Ülkemiz için eşit yurttaş olsun” istiyoruz. İktidar için kullar köleler değil.
Ortak Uygar yaşamımız.
Bunun için referandumda HAYIR dedik.
Tek Adam Diktasına sonuna kadar da “Hayır” diyeceğiz.
Bunu başarmanın yolu da,
Kalıcılık ve sürekliliktir.
Kalıcı ve sürekli olmayan hiçbir mücadele başarıya ulaşamaz.
Kalıcılık ve süreklilik de,
örgütlenmeyi zorunlu kılar.
***
Öncelikle, görev bilinci misyona dönüşmelidir.
Bildiri yayımladık, tamamdır.
İlan verdik, görevimizi yaptık.
Bir toplantı düşünüyoruz.
Bunlar ve benzerleri görevdir, misyon değildir.
Misyon, “Daha ne yapabilirim?”, “Bugün ne yaptım, hemen yarın ne yapacağım” kaygısını duymaktır. Bu kaygıyı eyleme dönüştürüp paylaşmaktır.
“Elinden geleni” değil, “elinden gelebilecek her şeyi” yapmaktır.
Yaptığını asla yeterli görmemektir.
Başkasını eleştirmekten vazgeçip kendi yaptığına bakmaktır.
CHP büyük bir mücadele vermiştir, vermektedir. Genç lider kadroları ortaya çıkmıştır. Bize düşen onları eleştirmek, başkanlarını değiştirmek değildir. Biz onları destekleriz ama bizim örgütlenmemiz siyasal partilerin destek kuruluşları değildir.
İşçi sendikaları olağanüstü önemlidir. DİSK elbette çok önemlidir
Eğitim ve memur sendikaları çok önemlidir.
Meslek kuruluşları olağanüstü önemlidir, Barolar Birliği ve uygarlıktan yana hukukçular çok büyük bir mücadele verdiler.