İki Türkiye...
19 Mayıs 2017. İnsanlar Anıtkabir’e yürüyorlar. Üzüntülü bir azimle yürüyorlar. Kaygılılar, ülkeleri kötü bir gidiş yoluna girmiş. Üzülüyorlar. Çünkü, bu kötü...
19 Mayıs 2017. İnsanlar Anıtkabir’e yürüyorlar. Üzüntülü bir azimle yürüyorlar. Kaygılılar, ülkeleri kötü bir gidiş yoluna girmiş. Üzülüyorlar. Çünkü, bu kötü gidişi engelleyememişler.
Bu insanlar ‘Atatürk Türkiyesi’nin insanlarıdır. Evrensel uygarlığın ilkelerini biliyorlar. Bağımsız, onurlu Cumhuriyetin, laik eğitimin, hukuk devletinin uygar dünyada varoluşunu istiyorlar. Özgür insan aklının, özgür insan iradesinin öncülüğünde, bilimin ve sanatın ışığında yaşamayı hedefliyorlar.
Bu insanlar çağdaş Türkiye’nin insanları.
Önderleri olan Ata’larına yürüyorlar. Kaygılı ama kararlılar.
***
21 Mayıs 2017. AKP Büyük Kongresi olağanüstü toplanmış. Genel başkanlığa yeniden tartışmasız liderleri Recep Tayyip Erdoğan’ı büyük bir coşkuyla seçiyorlar. Ona kayıtsız şartsız inanıyorlar. Onun liderliğini yürekten benimsiyorlar. Onunla varoluyorlar, bu böyle devam edecek inanıyorlar.
Bu da artık ‘Erdoğan Türkiyesi’dir. Kabul etseniz de etmeseniz de bu gerçekle yaşamanız gerekiyor.
Bu, yeni bir dönemdir, hiç kuşku yok.
Partili Cumhurbaşkanı dönemi artık ‘Tek Adam Rejimi’dir.
Onun sözleri emirdir. İstekleri yasadır. Yönetim sistemi onun buyruklarını yerine getirmek için vardır. Yasama onun kararlarını yasalaştıracaktır. Yargı, onun isteklerini yerine getirmek için çalışacaktır.
Elbette ‘Tek Adam Rejimi’, sadece kendisi değildir. Yakın çevresi, danışmanları, birlikte çalıştıkları ile önemli bir yakın destek grubu vardır ve olacaktır.
Ama bu rejim, ‘denetlenmeme - hesap vermeme - kimseye aldırmama’ üzerine kuruludur.
Sistem inanç sistemidir ve ‘benden yana mısın, bana karşı mısın’ netliği ile sürdürülecektir.
Bunu sürdürebilmek için de yönetimi de yasamayı da, yargıyı da kontrolüne almak zorundadır. Böyle de yapılmaktadır.
Bilinen demokrasiye elveda. Demokrasi tramvayından inilmiştir.
***