‘Körü körüne inanç’...
Cumhuriyet yazarı Erdal Atabek bu hafta '‘Körü körüne inanç’...' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Prof. Dr. Vamık Volkan’ın kitabının başlığı bu.
Vamık Volkan dünyadaki terör eylemlerini incelerken “körü körüne inanç” sahibi köktendincilerin analizini yapıyor.
Amerika’daki “İkiz Kuleler saldırısı”, Ortadoğu’daki IŞİD olayı dikkatleri “İslam köktendinciliği”ne çekiyor ama “kör inanç” İslama özgü değil.
Hıristiyanlık da Musevilik de kendi köktendincileri ile ortaya çıkıyorlar. Hatta bu tektanrılı dinlerin dışındaki “kör inanç grupları” da kendi dışında kalanları düşman kabul ederek eylem yapabiliyor.
İNANCIN PSİKOLOJİK GÜCÜ NEDİR?
Prof. Dr. Vamık Volkan, bu gücü şöyle açıklıyor:
“Birey yaşam döngüsü içine girdikçe çeşitli gereksinimleri, istekleri, iç gerilimleri, çatışmaları doyurmak ya da onlara karşı kendini savunmak için dini kullanabilmektedir.
Fakat her birey için Tanrı imgesi geçiş nesnelerinin ve fenomenlerinin, anne ya da baba sevgisinin, ceza korkusunun, nefretin, tümgüçlülüğün vb., en önemlisi de ailesine, klanına ve veya geniş grubuna ait olma duygusunun çeşitli bileşimlerinin bir kaynağı olmaktadır.”
Özetle, din inancı ve Tanrı imgesi, birey için;
SIĞINMA-KORUNMA-AİT OLMA gereksinmelerinin karşılığıdır.
TEOKRATİK İKTİDAR
Laik Cumhuriyete açıkça savaş açan, laikliği dinsizlik sayan, şeriata karşı olmayı din düşmanlığı kabul eden, halifelik özlemi içindeki siyasal iktidar ve başkanı Erdoğan ne istiyor?
Açıkça istenen “teokratik iktidar”dır, din devletidir, İslam Cumhuriyetidir.
Oysa, asıl istenen “İktidar ve Servettir”.
İslam dini bu amaçlar için kullanılmaktadır.
İslam dini, sadelik, doğruluk ve dayanışma dinidir.
AKP iktidarında bunların hiçbirisi yoktur.
AKP iktidarı şatafattır, saraylardır, gösteriştir.
AKP iktidarı yalanları örter, yolsuzlukları korur, hilelerle yönetir.
AKP iktidarı yandaşlarını korur, zengin eder, sadakati ödüllendirir.
Şeriat ve hilafeti savunmak da toplumu biat-itaat kültürüyle yönetmek içindir.
İnancı kullanarak “kendi kaderine razı olan” ümmet bu dünyanın sıkıntılarına “öbür dünyanın imtihanı” olarak bakacağı için de uysal bir sürü olarak güdülür.
Bu duruma inandırılmış kişi;
Ne asgari ücreti sorgular
Ne yaşadığı sefaletin hesabını sorar
Ne çarşı pazar yangınından iktidarı sorumlu tutar.
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının reddedilmesi,
Merkez Bankası’nda nelerin olup bittiği nasıl olsa onun ilgi alanında değildir.
Her şeyden yakınır, her şeyden sızlanır,
Ama seçimde gider oyunu gene AKP’ye verir.
Çünkü AKP, dini savunmaktadır.