Ne çok kurban var...
Askerler, polisler, siviller, gençler, çocuklar, kadınlar, erkekler. Türkler, Kürtler, Iraklılar, Suriyeliler, vuruşanlar, göçenler, kaçanlar... Ne çok kurban var. Ölenler, yaralılar, sakat kalanlar, yerinden...
Askerler, polisler, siviller, gençler, çocuklar, kadınlar, erkekler.
Türkler, Kürtler, Iraklılar, Suriyeliler, vuruşanlar, göçenler, kaçanlar... Ne çok kurban var.
Ölenler, yaralılar, sakat kalanlar, yerinden yurdundan olanlar.
Behiç Ak’ın karikatürü: Akdeniz’in üzerinde bir sözcük, Auschwitz. Akdeniz, artık bir Nazi toplama kampı. Savaş ülkelerinden kaçanların botlarla geçmeye çalışırken boğuldukları deniz.
Neden mi bütün bunlar? Bütün bunlar, dünyanın yağmalanmasından. Petrol, doğalgaz kaynaklarının ele geçirilmesinden. Su savaşlarından. Bütün bunlar, iktidar hırslarından. Irak’ı yağmalamak için. Suriye’yi parçalamak için.
Ne yazık ki bizim ülkemiz de bu kargaşanın dışında kalamadı. İslam toplumlarına lider olmak hevesi ile Ortadoğu kargaşasına ortak oldu. Suriye’ye müdahale etti. Irak olayına ortak olmaya çalıştı. Sonuçta hem saygınlığını kaybetti hem de bizim ülkemize bela bulaştırdı. Olan bitenden AKP iktidarı birincil derecede sorumludur. PKK olayı da Ortadoğu olaylarının bir parçasıdır.
Ne çok kurban var.
***
Çözüm süreci “analar ağlamasın” diye başlamıştı.
Şimdi, “şehit olmak nimettir” noktasına gelindi. Bir bakan “şehit olmak istiyorum”dedi. Nereden nereye?
İşler sarpa sarınca Allah’a sarılmak kolay geliyor. İyilikler sizden, bütün belalar Allah’tan. Bina çöker, çocuklar ezilip ölür, “Allahın takdiri”dir. Sel gelir, alır çocukları götürür, “Allah’tan gelen” olur. Tarım işçilerinin kamyonu devrilir, katliam gibi kazadır,“işin icabıdır, Allah böyle istedi”dir. Maden göçer, yüzlerce işçi ölür, “bu işin fıtratında vardır, Allah’a isyan edilmez”. Kâbe’de vinç çöker, yüzden fazla hacı adayı ölür,“kutsal mekânda kutsal ölüm” diye yorumlanır.