Oruç…
Oruç ibadettir. Tektanrılı dinlerde de öteki dinlerde de “oruç tutmak” bir ibadet biçimi olarak yer almıştır. Eski dilde “nefsin terbiyesi” olarak açıklanır, günümüzde...
Oruç ibadettir.
Tektanrılı dinlerde de öteki dinlerde de “oruç tutmak” bir ibadet biçimi olarak yer almıştır.
Eski dilde “nefsin terbiyesi” olarak açıklanır, günümüzde “dürtülerin denetimi” diyebiliriz. İnsan zayıflıklarının güdülemesine karşı durmak, bizi zorlayan arzulara egemen olmak, irademizi güçlendirmek için yaptığımız bir ibadet.
Oruç niyetle başlar. Oruç tutmaya niyet edeceksiniz. Allah için yaptığınızı da bileceksiniz. Çok önemli bir noktadır bu.
Oruç tuttuğun görülsün, bilinsin diye yapıyorsan niyetin bozuktur. Bu “görülsün, bilinsin, nasıl dindar olduğum anlaşılsın” diye yapılan ibadetlerin tümü de niyet bozukluğu ile sakatlanmıştır. Oruç da böyledir, cuma namazları da böyledir.
Oruç, bilenler bilir, aç susuz kalmak değildir. Bütün beden işlevlerinin denetim altında tutulması demektir. Bütün organların bu ibadete katılması demektir.
Zihinle başlar oruç. Kötülük düşünmeyeceksin. Kimse için kötü düşünmeyeceksin. Kimseyi aldatmayacaksın. Kimseyi kandırmayacaksın. Kimseye tuzak kurmayacaksın. Kimseyi arkadan vurmayacaksın.
(İyi de koalisyonu nasıl kuracaksın? Koalisyon kurulamıyor gibi yapıp erken seçim planlarını nasıl gizleyeceksin? “İlerde hesabını görürüz” diye niyetlerini nasıl gizleyeceksin? Eyvah ki eyvah!)
Zihinle başlar oruç, dil orucu ile devam eder. Yani, yalan söylemeyeceksin. Kötü söz etmeyeceksin. Kimsenin kalbini kırmayacaksın. Arkadan konuşmayacaksın. İnsanları çekiştirmeyeceksin, gıybet nedir, ağır günahtır.