Tarihle savaşmak!...
Cumhuriyet yazarı Erdal Atabek bu hafta 'Tarihle savaşmak!...' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Saray cephesinde bir kalkışma görülüyor:
Tarikat ve cemaatlerin okullara sokulması ve laik eğitime meydan okunması.
Anayasa Mahkemesi kararlarının yok sayılması ve Yargıtay tarafından bu durumun savunulması.
Can Atalay ve Osman Kavala kişiliklerinde Gezi hareketinin mahkûm edilmesi.
Toplum yaşamının her alanında dinsel referansların yaygınlaştırılması. Dini nikâh, helal gıda, anaokullarına kadar her okulda mescit açılması.
Süper Kupa için Riyad’a götürülen Fenerbahçe ve Galatasaray takımlarının Suudi yönetimi tarafından baskılanmasına karşı Arapları haklı çıkarma gayretleri.
Gazze yürüyüşü bahanesiyle “yeşil bayrakların açılması” ve “hilafet” isteklerinin açığa vurulması.
Ne oluyoruz? Nereye gidiyoruz?
Laik Cumhuriyete karşı bu çok yönlü saldırı nedir?
Öyle görünüyor ki siyasal iktidar;
Hem yerel seçimlerde kendi kesimini toparlıyor,
Hem de laik kesimin tepki gücünü ölçmek istiyor.
Bu arada kendi anayasasına yol açmak istiyor olabilir.
Artık açıkça ortaya çıkıyor ki:
Siyasal iktidar Türkiye’yi Ortadoğu’nun “teokratik despotizm” rejimlerine eklemlemeye çalışıyor.
TEOKRATİK DESPOTİZM
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi Ortadoğu ülkeleri bu rejimle yönetiliyor:
Başlarında bir sultan, kral, emir olarak “tek adam” var.
Yönetim biçimleri şeriata dayanıyor.
Başlarındaki “tek adam”ın emirleriyle, Saray yönetimiyle, kimseye hesap vermeden, hiçbir denetime tabi olmadan yönetilen bu ülkeler, ülkelerindeki petrol gelirleriyle varlıklarını sürdürüyorlar.
Varlık nedenleriyle “cumhuriyet” rejimine düşmanlar.
“Laiklik”, yapılarına karşı olduğu için düşmanlar.
“Demokrasi” akıllarına bile gelemez.