Uygarlık ve barbarlık...
12 bin yıl önce Göbeklitepe’de ilk uygarlığın izleri bulundu. Anadolu’da, Urfa’da insanlar taş üstüne taş koydular. Ev yaptılar, tapınak yaptılar, yol yaptılar, çarşı yaptılar....
İnsanlık tarihi değişti, yerleşik yaşam yeniden tanımlandı.
Sevinelim mi? Seviniyor muyuz? Sevinecek miyiz?
Topraklarımızda bulunan bu uygarlık yüzümüzün akı mı?
Güzel bir tören yapıldı. Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası güzel bir konser verdi. Şefimiz Rengin Gökmen ustamız bu uygarlığın heyecanını anlattı.
Göğsümüz kabarsın mı?
Tam “elbette, ne güzel bizim topraklarımızda” derken birden bakıyoruz ki, bu toprağın taşları içimizdeki barbarların eliyle başımıza yağıyor.
Barbarlar “vurun, öldürün” diye bağırıyorlar. Taşlar, sopalar, yumruklar bizi kovalıyor. Canımızı kurtarmak için kaçıyoruz.
12 bin yıl sonra bugün, barbarlar ülkemizde bu toprağın evlatlarına saldırıyor, “vurun” diye bağırıyorlar, “yakın” diye çığlıklar atıyorlar.
Yöneticilere bakıyoruz “acaba bizi korurlar mı?” diye.
Bir yönetici barbarlara konuşuyor: Mesajınızı verdiniz.
Başyönetici, “Gaz sıkışması var” diyor.