Vicdan nedir, vicdan?
Vicdan nedir? Bilirsiniz değil mi? Bilmelisiniz. Kişiye doğru olanı yapma yükümlülüğü veren içsel güçtür “vicdan”. Haysiyet nedir, haysiyet? Şeref nedir, şeref. Elbette bilirsiniz...
Ama bir şeyi daha bilmelisiniz. Hepimiz bilmeliyiz. Yaşam, işte bu değerlerin sınavıdır. Vicdan sınavını herkes kendi içinde verir.
Haysiyet sınavını yaşadığımız olaylarla veririz.
Şeref sınavı da, vermemiz şart olan bir sınavdır.
Bu sınavları veremeyen Japon “harakiri izni” ister.
Kendini temizlemek için şerefiyle ölme iznidir bu.
Başkalarının tanıklığı önündeki Japon, kendini bıçakla öldürür.
Bir İsveçli, görevinden istifa eder ve özür diler.
Bir köle şerefsiz yaşamaktansa ölümü seçmiştir.
Bir ortaçağ bilgini düşüncesini inkâr etmemek için yakılmayı göze almıştır.
Bertrand Russell, savaş karşıtı gösterilere katılıp tutuklanmıştır.
Jean-Paul Sartre yazdıklarından dolayı tutuklanmak istemiş, Başkan General De Gaulle, “Fransa tutuklanamaz” diye izin vermemiştir.
Tarihe geçmiş iki şerefli davranış.
“Cumhuriyet nedir” diye soranlara söyleyeceğimiz budur:
Cumhuriyet vicdandır, haysiyettir, şereftir.
19 Mayıs 1919, bu ülkenin haysiyetinin, şerefinin, vicdanının kurtuluşunun simgesidir.