Yapay zekâdan korkalım mı?...
Yapay zekâ korkutuyor mu? Makinelerin bir gün gelip de kendilerini programlayıp insanları da yöneteceğinden korkuluyor. Robotik gelişmeler ve etik kaygılar tartışılıyor. İşte böyle olur, iyi amaçlarla başlayan...
Yapay zekâ korkutuyor mu?
Makinelerin bir gün gelip de kendilerini programlayıp insanları da yöneteceğinden korkuluyor.
Robotik gelişmeler ve etik kaygılar tartışılıyor.
İşte böyle olur, iyi amaçlarla başlayan çalışmalar beklenmedik sonuçlara hizmet eder duruma gelir.
Atomun yeni enerji kaynağı olarak parçalanması atom bombası ile sonuçlandı.
Genlerin hastalıklardan ayıklanması amacıyla başlayan çalışmalar ‘genetik yaratıklar’ sonucuna ulaşıyor.
‘Yapay zekâ’ da akıllı telefonlardan akıllı evlere, oradan da akıllı arabalara girerken bir gün bize hükmedecek robotlara mı dönüşecek?
Ama korkacak ne var ki?
Biz ‘organik robotlar’ ile yaşamaya alışmıyor muyuz?
***
Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da semt semt dolaşıyor, çarşı pazar geziyor, sevecen yaklaşımla vatandaşlarla konuşuyor. Onların sorunlarını konuşup oylarını istiyor.
Bir teyzenin elini tutuyor, halini ahvalini soruyor.
Teyze pahalılıktan yakınıyor, dertleniyor, anlatıyor.
Ekrem İmamoğlu da kendisine oy verirse daha iyi olacağını söylüyor.
Teyze çok mutlu, ‘elbette’ derken aklına geliyor, partisini soruyor. Ekrem Bey ‘Cumhuriyet Halk Partisi’ der demez, teyze elini ateşe değmiş gibi çekiyor, ‘yok olmaz, ben sana oy veremem’ diyor. İmamoğlu gülümsemesini bozmuyor, kadına sempatisini sürdürüyor.
Ama bu sahne bize ne anlatıyor?
Bir ‘zihinsel şartlandırma’ örneğidir bu.