İnfaz emrini verenin peşindeyiz
Başkan Erdoğan'ın Paris dönüşü uçakta gazetecilerin gündemdeki konularla ilgili sorularına verdiği yanıtlar; ABD Başkanı Trump'la Kaşıkçı görüşmesi: Kaşıkçı...
Başkan Erdoğan'ın Paris dönüşü uçakta gazetecilerin gündemdeki konularla ilgili sorularına verdiği yanıtlar;
ABD Başkanı Trump'la Kaşıkçı görüşmesi: Kaşıkçı cinayetini akşam yemeğinde görüşürken Merkel ile Macron'u da dahil ettik. Bu cinayetin, önceden planlanmış olduğu; emrin Suud'daki üst makamlardan geldiği ortada. Washington Post'taki makalemde de ifade ettiğim üzere, kendisine sonsuz saygı duyduğum Hadimü'l- Harameyn Kral Selman hakkında benim bu tür bir şey düşünmem asla mümkün değildir. Ancak biz, talimatı verenin kim olduğunun da ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Bu talimatı kim vermiş, cinayetle ilgili olarak tutuklananların konuşmaları, bunu söylemeleri lazım. Katilleri sağda solda aramaya gerek olmadığını Sayın Trump'a da söyledim. Bir defa katiller bu 18'in içinde. Cuma gününden önce gelenler bir ön hazırlık için mi geldi? Malum Kaşıkçı'nın cumadan konsolosluğa gelişi ve o gün iyi karşılamaları var. Ondan sonra salı gününe ayrıca davet var. Pazartesi'yi salı gününe bağlayan gece gelen ekip var. Onların da ertesi güne yönelik çalışmaları ve hazırlıkları var. Cinayetin hemen akabinde, yetkili ağızların Kaşıkçı'nın başkonsolosluktan çıktığını iddia ettikleri açıklamaları var. Böyle bir şeyin olması mümkün mü? Çünkü nişanlısı dışarıda bekliyor. Kaşıkçı o kapıdan ya da başka bir kapıdan çıkacak, nişanlısını almadan oradan ayrılacak! Böyle bir şey olabilir mi? Bu olayda bir şeylerin döndüğü çok açık ve net ortada. Suud Dışişleri Bakanı Adil el-Cübeyr'in bu işte bir yerli işbirlikçiden söz ettiği yönünde haberler çıktı. Daha sonra 'El-Cübeyr öyle bir şey söylemedi' dediler. Biz bu cinayetle ilgili ses kayıtlarını bizden isteyenlerin hepsine dinlettik. İstihbarat örgütümüz hiçbir şeyi saklamadı. Suudiler dahil, ABD, Fransa, Kanada, Almanya, İngiltere, kim istediyse hepsine biz bunu dinlettik.
BAŞKAN ERDOĞAN, PARİS DÖNÜŞÜ UÇAKTA KONUŞTU
11'inci ayın, 11'inci günü, saat 11'de tüm cephelerde silahlar sustu… Fransa-İngiltere-ABD temsilcileri ile Alman heyeti arasında ateşkes anlaşması imzalanmıştı. 11 Kasım saat 11'de Birinci Dünya Savaşı fiilen bitti. İşte o ateşkesin 100'üncü yıldönümü için Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ev sahipliğinde düzenlenen törenlere katılmak üzere Paris'e giden Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a eşlik ettik. Ve her gezide olduğu gibi, dönüş yolunda uçakta bir araya geldik.
Suudi istihbaratçıların Kaşıkçı'nın ses kaydı dinlemesi: Kayıt gerçekten bir felaket. Hatta Suudiler'in istihbaratçısı, kaydı dinlediğinde, 'Herhalde bu eroin almış; bunu ancak eroin alan birisi yapar' diyecek kadar şoke oldu. Evet. Dinlediğinde şoke oldu adam. Ortada böyle bir gerçek var. Buna rağmen olayı saptırma peşinde olanlar var. Veliaht Prens beni telefonla aradığında, 'Başsavcımı gönderebilir miyim' dedi. Ben de 'Elbette, buyursun gelsin' dedim. Geldi, İstanbul Başsavcısı ile görüşme yaptı. 'Cumhurbaşkanı ile görüşebilir miyim?' deyince, İstanbul Başsavcısı da kendisine, doğal olarak, 'Sizin muhatabınız benim, ancak benimle görüşürsünüz' dedi. Gelen savcıda maalesef ipe un serme havası var. Tüm bu olaylar olmuş; ortada bu kadar bilgi belge vs. var. Başsavcı hâlâ kararsızlığın içerisinde, bu olamaz. Veliaht Prens, 'Ben olayı aydınlatacağım, gereğini de yapacağım' diyor. Bunu benim özel temsilcilerime söylüyor Veliaht Prens. Biz de sabırla bekliyoruz. Ortada bir gazetecinin katledilmesi olayı var, bu olayın aydınlatılması, faillerinin ortaya çıkarılması gerekiyor. Suudi Arabistan'da 18 tutuklu var. Failler kesinlikle bu 18 tutuklunun içinde. Bunların dışında olan kim? Talimatı veren. Onlara cinayet talimatını kimin verdiği de ortaya çıkarılmalı. Kaşıkçı'nın cesedinin akıbeti ne oldu? Gömüldü ise nereye? Yoksa parçalanıp kaçırıldı mı? Uluslararası düzeyde de bu olayın takipçisi olacağız. Bu cinayet İstanbul'da işlendi. İstanbul Başsavcılığımız zanlıların Türkiye'de yargılanmasına yönelik talebini de Suudi makamlarına iletmiş bulunuyor.
Kaşıkçı cinayetiyle ilgili ses kayıtlarının dinletildiği ülkelerin liderinin tepkisi: Bu tür görüşmelerde siyasetçiler ne yapılacağının, ne yapacaklarının cevabını anında vermezler. Gerekli değerlendirmeleri yapmalarının ardından da adımlarını atarlar. Cinayetten çok ciddi manada rahatsız olduklarını hissediyorum. Trump'ta da, Merkel'de de, Macron'da da bunu müşahede ettim. Kendi istihbaratlarının verdiği bilgilerle bu işi farklı bir konuma oturtacaklar. ABD'de CIA'dan bilgilendirme yapılınca bakışın değişeceğini düşünüyorum.
Başkan Erdoğan, gazetecilerle sohbetinde öncelikle Paris'teki görüşmelerine ilişkin değerlendirmede bulundu. İşte değerlendirmeleri;
Paris'te savaşın yüzyılından barışın yüzyılına doğru bazı hedefler açıklandı. Bugün dünyada savaşlar, krizler ve koas ara vermeden devam ediyor. Biz buna karşı küresel barış diplomasisini hayata geçirmek için çok derin ve geniş bir mücadele veriyoruz. Bazı liderlerle görüşme imkanımız oldu. ABD Başkanı Trump ile PYD,YPG, FETÖ, Suriye, Halkbank konularını, ikili ilişkileri ve Kaşıkçı meselesini görüşme fırsatımız oldu. ABD'nin 3 PKK'lı isim için para ödülü koyması geç kalmış bir adımdır. Bunu, PKK ile PYD'nin ayrı yapılar olduğu iddiasını meşrulaştırmak için ortaya atılmış bir oyun biçiminde telakki ediyoruz.
Tabii ki bu oyuna gelmeyiz, gelemeyiz. Aslında YPG'nin yaptığı açıklama da ABD'lileri yalanlıyor. PKK'dan ayrı olmadıklarını belirtiyorlar. Bunu artık ABD'nin de görmesi gerekiyor. Uluslararası diplomasi gündemimiz, Paris'ten döndükten sonra da yoğun biçimde devam edecek. 26 Kasım'da ise Katar Emiri geliyor. Onlarla da Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Toplantısı'nın altıncısını İstanbul'da gerçekleştireceğiz. Ay sonunda da İstanbul'da İSEDAK toplantısına başkanlık edeceğiz. Yine kasım sonu ve aralık başında G-20 zirvesine katılmak için Arjantin'e gideceğiz. Bir haftalık bir Latin Amerika ziyaretimiz olacak. Oraya gitmişken o bölgede iki üç ülkeyi de ziyaret etmeyi düşünüyorum. Arkadaşlar çalışmaları yürüttüğü için şu an hangi ülkeler olacağını söylemem doğru olmaz.
DOĞU AKDENİZ'DE ÇIKARLAR ÇATIŞIYOR
Doğu Akdeniz meselesi: Bu konu ile ilgili olarak çıkarlar çatışıyor muhakkak. ABD'lilerin Exxon Mobil ile Rumlar'ın müşterek bir çalışması var. ABD'liler de 'Oraya siz girmeyin bunun dışında ne yapacaksanız yapın' havasındalar. Biz malum önce kuzeyden başladık. İki sondaj gemimiz, iki sismik gemimiz olacak. Sondaj gemilerimizden biri Doğu Akdeniz'de, diğeri Karadeniz'de çalışacak. Kararlı bir şekilde bu yola devam edeceğiz. Uluslararası yasalara göre kara sularda ne çıkarsa tüm Kıbrıs halkınındır. Kuzey ve Güney'e nüfusa göre pay edilir. Ancak çıktıktan sonra dağıtımı kastetmiyoruz. Şu kadar ürün çıkarttım demek suretiyle bir dağıtım düşünüyorsanız, bu zaten adil bir şey olmaz. Adil olması için, ihale süreci lazım. Karşılıklı güven ancak bu şekilde tesis edilebilir. Bizim anlayışımız budur.
KILIÇDAROĞLU BİLGİSİNİ ARTIRSIN, ÖYLE KONUŞSUN
Yerel seçimler ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "AK Parti'ye oy verirseniz haram ortak olursunuz" sözleriyle ilgili: Üç dönem belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarımızı büyük oranda istirahate çekeceğiz. Çünkü halk değişim istiyor.Dördüncü dönem ancak başka bir il veya ilçede belediye başkanı adayı olabilir. Daha ziyade ilçeler bazında böyle olur. Haram helal gibi meseleleri Kılıçdaroğlu ile konuşacak değiliz. Haramı da helali de elhamdülillah gayet iyi biliriz. Kılıçdaroğlu bu noktada ilmini artırsın, bilgisini artırsın, öyle konuşsun. Türkiye'de 1800'e yakın belediye AK Partili ise bunun sebebi var. Bu millet niçin bu kadar belediyeyi geliyor da AK Parti'ye teslim ediyor. Demokraside halkın iradesine saygı duyacaksın.
TRUMP BANA 'HALBANK İŞİ BİTTİ SANIYORDUM' DEDİ
Trump ile Halkbank görüşmesi: Halkbank konusu ile ilgili olarak telefon görüşmemizden sonra Trump, 24 saat içinde ilgili bakanına, Hazine Maliye Bakanı'na talimatı verdi ve bakan da bizim Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Bey'i aradı. Bu konunun halli ile ilgili olarak neler yapılabileceği konusunu görüştüler. Daha sonra Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey ile Pompeo da görüştü. Ben dün akşam bu konuyu söyleyince Trump, 'Döner dönmez Hazine ve Maliye Bakanım'a bizzat konunun takibi için talimat vereceğim. Bu işin takibini isteyeceğim, ben işin bittiğini zannediyorum. Niye bu kadar uzadı?' dedi.
YPG KONUSUNDA ARALARINDA BİR İLETİŞİMSİZLİKLERİ VAR
Trump ile Suriye görüşmesi ve ABD'nin PKK'li teröristlerin başına ödül koyma adımı: Trump İdlib konusuna çok önem veriyor. Oradaki başarımızı övüyor. YPG konusunda da bazı konularda kendi aralarında bir iletişimsizlik var gibi geliyor bana. Trump'a "Beraber yapabileceğimiz çok şey olabilir' dedim. ABD'nin 3 PKK'lının başına ödül koymasından tatmin olmak mümkün değil. 20 yıllık süreçte uluslararası camianın PKK'yla ilgili çok büyük vebali var. Sadece Kandil değil PKK'nın kuluçka yuvası Mahmur Kampı meselesi var. Irak merkezi yönetimiyle sıkı diyalog içine gireceğiz. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'ni de dahil ederek, Irak'taki PKK varlığı hususunda çalışma yapmamız gerekecek. Bu çalışmayı beraber yürütürsek ABD'nin çıkışını Kandil'de farklı zemine oturturuz.
DÜNYADA ÇATIŞMA VE SAVAŞ TEHLİKESİ HÂLÂ VAR
Birinci Dünya Savaşı'nın bitişinin 100'üncü yıldönümüyle ilgili Le Figaro'ya yazdığı makale: Le Figaro için kaleme aldığım makalede de dünyada çatışma ve savaşlar için tehlikelerin hala devam ettiğini belirttim. Filistin'de 70 yılda olanları görüyorsunuz. Yemen'de onbinlerce insan açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Merkel Yemen'e ortak parasal destek teklifinde bulundu. Suriye ve Irak'ta sınırlarımızdaki tehditler ortada. Myanmar'da Arakanlı Müslümanlar... Keşmir meselesi yıllardır çözülemedi. Afganistan'da istikrarsızlık devam ediyor. Tüm bunları Paris'te BM Genel Sekreteri Guterres'e de söyledim. BM'nin reforme edilmesi gerekiyor. Kendisi de bizimle aynı görüşte.
BM'NİN YAPTIRIM GÜCÜ YÜKSEK OLMALI
BM'nin yapısı: Yeni bir BM Güvenlik Konseyi yapısının oluşması şart. Çok daha dinamik hale getirilmeli; yaptırım gücünün çok yüksek olması lazım. BM noktasında güvenlik dendiği zaman akla Barış Gücü geliyor. Yaptırım için barış gücü dışında bir şey düşünülmesi gerek. Kıbrıs'ta barış gücü yıllardır neyi çözdü? Artık İkinci Dünya Savaşı'nın şartlarında bir dünya yok. Bu halledildiği zaman sınır savaşlarından tutunuz, ülkelerin mağduriyetlerine varıncaya kadar önemli adımlar atılabilir. BM öyle güçlü olmalı ki, icabında kendi ceb-i hümayunundan vermek suretiyle işi çözmeli. Osmanlı'da olduğu gibi ceb-i hümayunundan verir, işi bitirir.