Ekonomik gidişat için nisan senaryoları
DAHA mart ayının ortasına gelmeden, piyasalarda nisan ayına ilişkin yoğun senaryolar konuşuluyor. Ekonomik gidişat konusunda nisan-mayıs aylarının belirleyici olacağı konusunda genel bir beklenti var. Ancak beklentilerin...
DAHA mart ayının ortasına gelmeden, piyasalarda nisan ayına ilişkin yoğun senaryolar konuşuluyor. Ekonomik gidişat konusunda nisan-mayıs aylarının belirleyici olacağı konusunda genel bir beklenti var. Ancak beklentilerin yönü oldukça farklı.
Esnaf kesimine baktığınızda, yayılan iyimser senaryoların etkili olduğunu görüyorsunuz. Bir süredir esnaf kesiminde var olan, “iş var ama nakit yok” yakınmalarından hareketle, nisandan sonra piyasaların açılacağı, piyasadaki paranın bollaşacağı gibi bir beklenti oluşturuluyor. Bu beklentiyi dile getirenlere gerekçesini sorduğunuzda, “demokratik haklarda hükümet yumuşamaya gidip Batı’yla arasını düzeltecekmiş, o nedenle piyasaların açılmasını bekliyoruz” yanıtı alıyorsunuz. Bu gerekçeyi kimlerin dile getirdiğini sorduğunuzda ise çevrelerindeki hükümete yakın iş insanlarını işaret ediyorlar. Aynı beklentinin konut kesiminde var olduğuna şahit oluyoruz. Örneğin her zaman şubatta piyasaların açıldığını söyleyen bir emlakçı, bu yıl olmadığını ama nisandan sonra açılmasını beklediklerini söylüyor.
Hükümetin “Hapisteki gazetecilerin neden şimdi serbest bırakıldığı” konusunda kendi tabanını tatmin için, el altından “piyasaların açılması için mecburen yapıyoruz” gerekçesini yaymasının etkili olduğu düşünülebilir.
Özetle; günlük piyasa hareketlerine ilişkin özellikle esnaf kesiminin yakınmaları yoğun ve işlerin açılacağı yönündeki senaryolara dört elle sarılıyorlar.
Daha büyüklerde ise beklentilerin çok daha karmaşık olduğunu, daha doğrusu çelişkilerin hakim olduğunu söyleyebiliriz. Bir yandan hala “erken seçim olabilir mi?” sorusunun yanıtını aramaya devam ederken, öte yandan ise “başımıza gelecek bir iş var ama...” tedirginliği içerisindeler. Özellikle Afrin ve Münbiç olaylarının nereye evrileceği, ABD’den gelebilecek cezalar ve yaptırımlar konusunda gelen çelişkili duyumların belirsizliği içindeler.
Ancak ABD ile sıkı teması olan, yakın zamanda ABD’de gidip resmi çevrelerle temasta bulunmuş iş insanlarının çok daha karamsar olduğunu söylemeden edemeyeceğiz. “Son dönemde ABD’yi ziyaret eden hemen herkes enseyi karartıp dönüyor” dersek, hiç de abartılı olmaz.
YAPTIRIMLARIN BOYUTU