Hareketsiz kalmak kur zayiatını büyütüyor
MERKEZ Bankası’nın faizde harekete geçip geçmeyeceğinin yanıtı bilinmiyor ama piyasaların faiz artışı için umudunu hala koruduğu gözleniyor. Merkez Bankası’nın içine girdiği...
MERKEZ Bankası’nın faizde harekete geçip geçmeyeceğinin yanıtı bilinmiyor ama piyasaların faiz artışı için umudunu hala koruduğu gözleniyor. Merkez Bankası’nın içine girdiği hareketsizliğin kur nedeniyle ekonomik dengelerde yarattığı tahribat ise giderek görünür hale geliyor.
Piyasa uzmanları önümüzdeki haftaya ilişkin olarak “belirsizliğin sürdüğünü” belirtiyorlar. Geçen hafta beklenen faiz artışının gelmediğini hatırlatan bankacılar bu haftaya ilişkin olarak da “pek bir şey beklemediklerini” söylüyorlar. Siyasi iktidarın faiz artışına izin vermediğinin artık görüldüğünü kaydeden bankacılar, en azından 7 Haziran’daki toplantı tarihine kadar faizi artırmadan gitme niyetinin açıkça belli olduğunu söylüyorlar. Bunun önümüzdeki 2-3 haftanın daha dalgalı bir seyir anlamına geldiğini kaydeden bankacılar, küresel haberlere aşırı duyarlı bir piyasa beklenmesi gerektiğini kaydettiler. Dalgalansa bile kurda yönün yukarı olmaya devam edeceğini kaydeden başka bir bankacı ise önümüzdeki hafta aşırı kur hareketleri görüldüğü takdirde yeniden olağanüstü toplantı haberlerinin gündeme geleceğini, piyasaların hala faiz artış umudunu kaybetmediğini söyledi. Aynı bankacı Merkez Bankası’nın hareketsiz kalması nedeniyle, faiz artış oranı ihtiyacının arttığını kaydederken, şu anda 3 puandan aşağı bir faiz artışının piyasalarca yeterli görülmesinin çok zor olduğunu kaydetti.
Merkez Bankası’nın hareketsiz kalması nedeniyle aşırı artan kurların artık her açıdan ekonomik dengelere zarar verdiği belirgin biçimde görülmeye başladı. Aşırı kur artışları yaşanıp dolar kurunun 4.5 TL’ye ulaşmasına rağmen piyasada halkın döviz satışlarının düşük olması ise çarpıcı. Kurumsal yatırımcıların bile bu seviyelerden döviz almaya devam ettiği yani kurların daha da yukarı gitme ihtimalinin daha yüksek göründüğü açık.
MÜDAHALE SEVİYESİ
Mevcut kurlar nedeniyle hem Türkiye’nin yani ülke bilançosu, hem de yüksek borçluluk nedeniyle özel sektör bilançoları bozulmaya devam ediyor. Bu bozulmanın dolaylı olarak, aşamalı biçimde bankacılığı vurması da kaçınılmaz olacak. Özel sektördeki aşırı kur artışlarının yarattığı rahatsızlığa, son olarak geçen haftaki TOBB Genel Kurul toplantılarında sohbet ettiğimiz iş adamlarında bizzat şahit olduk.
Kurdaki aşırı artış sadece görünen fiyatlar yoluyla değil, yansımayan fiyatlarla yani biriken yüklerle de kendini göstermeye başladı. Son olarak akaryakıt vergilerinin zam yapmamak için düşürülmesinin, bütçenin zorlanmasına neden olacağı açık. Yani seçim nedeniyle gelen bütçe yüklerine ek olarak, kur etkisi nedeniyle sonradan ortaya çıkacak yeni zamlar kapıda olacak. Dolayısıyla seçimle birlikte gereken zamların yapılması ile de iş bitmeyecek, parasal disiplinin yanında mali disiplin de büyük ölçüde yara almış olacak. Bunun onarılması için ise alınacak tedbirlerin dozu da ister istemez artacak.
Bankacılar, seçim sonrasında enflasyonda büyük artış beklerken, enflasyondan zarar görecek olan kesimlerin, yatırımlarıyla gelirlerini dengeleyebilecek insanlar olmayacağının da altını çiziyorlar.