Küresel ekonomi nereye, biz nereye?
Geçen hafta WSJ’den aktarılan bir haberde ABD’de teknoloji şirketlerinin gelişmesi, diğer alanlara da el atarak ne kadar hızla büyüdükleri anlatılıyordu. Sadece bu haberi okuduğunuzda bile, birçok soru akla...
Geçen hafta WSJ’den aktarılan bir haberde ABD’de teknoloji şirketlerinin gelişmesi, diğer alanlara da el atarak ne kadar hızla büyüdükleri anlatılıyordu. Sadece bu haberi okuduğunuzda bile, birçok soru akla geliyor.
Şahsen; ABD’deki eski silah ve petrole dayalı sanayi ve buna bağlı yönetim yapısının değişmek zorunda kalacağını, Trump’un ancak eski sanayinin etkinliği için kısa bir nefes molası olabileceğini, “eskinin kaybetmesinin kaçınılmaz olduğu”nu düşünüyorum. Yani ne kadar direnilse de, yeni çağın ekonomisinde teknoloji şirketlerinin baskın olacağı aşikar.
SUYUN AKIŞI BELLİ
Bununla birlikte, belki de gelecekte yaşayacakları sıkıntıları gördükleri için, son günlerde birbirlerine giren körfez ülkelerinin zayıflayacağı, mevcut yönetimlerin kalamayacağı artık açık değil mi? ABD’ye diyet borcu ödemek için yaptıkları silah anlaşmaları daha ne kadar ABD’deki eski sanayileri ve körfez ülkelerinin buna bağlı hükümdarlıklarını koruyabilir ki? Dökme suyla değirmenin dönmeyeceği artık açık değil mi?
Teknoloji şirketlerinin bu kadar büyümesi, 40-50 yıl sonrasını tahayyül ettiğinizde, size de yeni bir dünya düzenine, hatta “tek dünya devleti”ne doğru gidildiğinin işaretleri gibi gelmiyor mu?
Teknolojik gelişimin demokratik bir kültür üzerinde yeşerdiği ve yaşaması için bu iklimin devamını geliştirip koruması gerekeceğini de düşünüyorum. Bunun gelişmiş ülkeler üzerinden, özellikle ABD ve AB üzerinden, Türkiye’deki ekonomik ve siyasi yapının değiştirilip derinleştirilmesini de sağlayacağını, bizim üzerimizden Afrika ve sisteme dahil edilecek Asya ülkelerine doğru genişlemek zorunda kalınacağını tahmin ediyorum. Yani suyun akışı belli; bu akışı tüm ülke yönetimlerinin görüp, bizimki başta olmak üzere, bu suyun akışına karşı durmadan, suyun akışına uyumlu hareket etmeleri gerekiyor. Bu akışı göremeyen veya gördükleri halde kişisel nedenlerle direnenlerin, hem kendilerine hem halklarına kötülük etmiş olacakları açık değil mi?