Yeniden yüzde 5-6 büyümenin formülü

REFERANDUM sonrası yabancı kuruluşlardan, özellikle TL’nin değeri hakkında çelişkili tahminler geliyor. Buna karşılık orta ve uzun dönem makro büyüklükler açısından gelen tahminlerin ise genellikle...

REFERANDUM sonrası yabancı kuruluşlardan, özellikle TL’nin değeri hakkında çelişkili tahminler geliyor. Buna karşılık orta ve uzun dönem makro büyüklükler açısından gelen tahminlerin ise genellikle kötümser olduğunu görüyoruz.
Aslında bu karamsar tahminlerin hepsi; iç ve dış siyasi gerginlik, jeopolitik riskler ve yapısal tedbirlerin gerçekleşmesine duyulan kaygılardan kaynaklanıyor. Özetle; gereken siyasi ve ekonomik adımlar atılsa Türkiye’nin geleceğine herkes güveniyor ama bu adımların atılamayacağı korkusu büyük.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, hafta sonunda Washington’da yaptığı konuşmada referandum sonuçlarının belirsizliğin giderilmesine yardımcı olacağını ama büyümede ana motorun yapısal tedbir olacağını söylemiş, yüzde 3 büyümenin yetersiz kaldığını, yüzde 5-6 büyümek gerektiğini belirtmiş.
Bu konuda tartışma yok; Türkiye’nin büyüme hızının yeniden yüzde 5-6’lara ulaşması gerekiyor. Şimdi bu yüksek oranlara daha fazla ihtiyaç var. Çünkü ileriye dönük olarak hem bankalar, hem KGF kredileri nedeniyle Hazine’nin riskleri büyüdü. Bu risklerin batık hale gelmemesi için büyüme oranlarının yükselmesi gerekiyor ki; çarklar hızlı dönüp, zaman içinde eritilebilsin. Büyüme oranlarını yükselmez, iç ve dış talep büyümezse, özellikle önümüzdeki yıl kredi geri ödeme dönemi başlayınca, önemli sıkıntılar yaşamaya başlarız.

Bakan Şimşek, referandum sonuçlarının belirsizliği azalttığını söylemiş. İşte bu noktada belirsizliğin azaldığını pek söyleyemiyoruz. Hükümet “yargı yolu kapanmıştır” dese de, referandum sonuçlarına duyulan güvensizlik ve tepkilerin devam etmesi, çıkacak AGİT raporunun başta AB ile ilişkiler olmak üzere doğuracağı siyasi sonuçlar henüz bilinmiyor. Gelen haberler sıkıntıların büyüyebileceğini gösteriyor. Kimse unutmasın ki; AB ile ilişkilerdeki sıkıntı, işaleminin büyük umut bağladığı gümrük birliği anlaşmasının yenilenmesini de tehlikeye atar. Kaldı ki; bu anlaşma yenilenmese bile, Türkiye’nin demokratik ve ekonomik açıdan ilerlemesi yani yüzde 5-6’lık yüksek büyüme oranlarına kavuşabilmesi için, AB ile ilişkilerin daha da geliştirilerek sürdürülmesi şart.
NORMALLEŞMEDEN BÜYÜNMEZ…
Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin geleceği referandum kampanyalarının da etkisiyle iyice zora girmiş durumda. Önümüzdeki dönem yaşanacaklar konusunda ciddi bir endişe var ve bunun ekonomiye yansıması kaçınılmaz.
AB’ye ek olarak ABD ile ilişkilerin geleceği konusunda da tedirginlik var. ABD yönetimi yeni bölge politikasını oluşturana kadar Türkiye ile görüşmemeyi tercih etti. Mayıs’ta yapılacak ilk temasta nelerin pazarlık konusu olacağı konusunda çeşitli yorumlar yapılıyor.

ABD’nin bölge politikasında Türkiye’nin şimdiye kadarki tezlerinin tersine önemli değişiklikler beklenirken, Hükümetin bunların ne kadarına razı olacağı şimdilik bilinmiyor. Uzlaşma sağlanırsa bile bunun kısa vadeli çıkarlar için sağlanması, daha büyük ihtimal olarak gözüküyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
TUSAF un ihracatının artması için rejim değişikliği istiyor 29 Nisan 2019 | 222 Okunma Faiz indirim beklentisi yine ötelendi 23 Nisan 2019 | 170 Okunma Huawei, 5G dahil ayrımcı olmayan politikalar istiyor 22 Nisan 2019 | 102 Okunma Beklentileri olumluya çevirmek 15 Nisan 2019 | 1.286 Okunma Tedbirler finans ağırlıklı 11 Nisan 2019 | 163 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar