ABD kaypaklığı
Hangisinin aradığını bilemiyoruz, ancak ikili görüşme için talebin ABD Başkanı Trump'tan geldiği anlaşılıyor. Çünkü Başkan iki kez tweet atmış ve Erdoğan ile...
Hangisinin aradığını bilemiyoruz, ancak ikili görüşme için talebin ABD Başkanı Trump'tan geldiği anlaşılıyor. Çünkü Başkan iki kez tweet atmış ve Erdoğan ile görüşmek istediğini bu suretle belli etmişti... Bunun üzerine Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın çalışma odasında Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile bir araya geldi. Telefon görüşmesinin temel konusu Suriye idi. Ancak ondan önce Erdoğan Trump'a, Soçi'de toplanan üçlü zirveye ilişkin gelişmeleri nakletti, sonra da Suriye konusuna geçildi... Trump Suriye'deki kargaşanın kendisine miras olarak bırakılmasından yakındı ve bu ülkenin bütünlüğü sürsün diye şimdiye kadar 6 trilyon dolar harcamak zorunda kaldıklarını söyledi... Görüşmenin ayrıntıları herhalde bir iki gün içinde medyaya açıklanır... * * * Bu görüşmenin sevindirici tek yanı PYD ve YPG terör çetelerine artık silah verilmeyecek olması... Trump bu konuda kesin emir verdiğini söyledi... Böylece epey zamandan beri yaptığımız baskı sonuçlanmış oldu... Yalnız bir husus var ki o sağlanamadı; ilk günlerde yaptığımız baskıya karşılık "Verdiğimiz silahları geri alacağız"demişlerdi ama o sözün unutulduğu görüldü. Trump, meselenin bu tarafında dokunmadı ve es geçmeyi seçti. * * * ABD, verilen silahların kullanımı konusunda şart koymadığı için silahların bir kısmı PKK'nın eline geçiyor ve namluları üzerimize çevriliyor. Eğer silahlar toplanmazsa durum değişmeyecek ve müttefik ülkenin silahları teröristin elinden düşmeyecek. Oysa Kıbrıs Barış Harekâtı'nı yaşayanlar hatırlayacak; ABD harekâta fiilen müdahale cesareti gösteremedi ama bize vermiş olduğu silahları kullanamayacağımızı söyledi ve dayatma olarak da silah ambargosu uyguladı... O Amerika bugün de onu yapabilir ve terör çetelerini, verilen silahların Türkiye'yi hedef alarak kullanamayacağı şartıyla kısıtlayabilirdi. Yapmadı, kaypaklığı sürdürüyor..Siyasal ayak çorapsız kalacak Bülent Arınç, aktif siyaseti bıraktı gibi gözüküyor ama feto cemaatine bitişme -iltisak- sürecinden kopamadığını da gösteriyor. Meğer 80 milyon nüfuslu ülkemizde 80 kişinin dışında herkes cemaati beğeniyor, takdir ediyormuş... Arınç'ın bu beyanını bakalım yargı nasıl değerlendirecek... * * * Öyle anlaşılıyor ki Arınç kendisini Pensilvanya'ya mesaj vermekle yükümlü saymış... Bunu alenen yapmaktan da çekinmemiş... Herhalde "Cemaat için hiçbir şey yapamadım, bari bunu söyleyerek moral vereyim" diye düşünmüş olabilir... Eğer öyleyse, noksan kalan görevini tamamlamış sayılır... * * * Arınç'ın bu beklenmedik tavrı da gösterdi ki fetö çetesinin siyasal ayağı AKP'de konuşlanmış... * * * AKP'den istifa edenler ya da siyasete havlu atanlar öyle anlaşılıyor ki fetö ayağını önünde sonunda çorapsız bırakacak! FİSKELER Siyaset, içerisinde nankörlük olan bir yapı. İnsan bu yapıya girip çıktıktan sonra nankörlüğün ne olduğunu anlıyor. Eski başbakan Ahmet Davutoğlu geç de olsa siyasetin ne kadar nankör olduğunu gördü, yaşadı. Hocalık yaptığı üniversitede öğrencilere konferans verecekti ancak bu buluşma engellendi. Bu engeli yönetim kendiliğinden mi, yoksa Ankara'nın emriyle mi koydu o anlaşılamadı. İktidarın siyaset için dini argümanları kullandığı yetmedi, şimdi de bilimi kullanıyor... * * * İslam dünyasına ilişkin politikamızın zararlarını görüyoruz ama aldırmıyoruz. Bu defa Mısır ile papazı bulacağız gibi. Kahire baş savcılığı 29 kişiyi Türkiye'ye casusluk yaptıkları suçlamasıyla tutuklattı. Sözde bunlar MİT ile irtibatlıymış, aldıkları bilgileri MİT'e ulaştırıyormuş. Aralarında Türk olup olmadığı bilinmiyor. Sisi yönetimi "Erdoğan Mursi yandaşı" diyerek intikam peşine düşmüş olabilir...