AKP'nin kâbusu
Kendi çıkarını partinin ve ülkenin çıkarının önünde tutan yönetici olamaz diyen, bu kategoriye girdiği için herkesten önce partiden ayrılmak zorundadır. Bu koşul sadece iktidar partisi için...
Kendi çıkarını partinin ve ülkenin çıkarının önünde tutan yönetici olamaz diyen, bu kategoriye girdiği için herkesten önce partiden ayrılmak zorundadır. Bu koşul sadece iktidar partisi için değil, ülkenin yönetimine talip olan her siyasal yapıda, kişisel çıkar peşinde koşanlar için de geçerli. Böylelerine hiçbir çatı altında siyasal hayat hakkı verilmemeli...
Türk siyaset hayatı 2 binli yıllara gelene kadar, bir iki isim dışında hiçbir siyasetçinin millî çıkarların önüne kişisel çıkarlarını koyduğuna tanık olmadı...
2 bin yılıyla birlikte kişisel çıkarını ülke çıkarının önüne koyan siyasetçi tipi türedi...
İktidar partisi bu tiplerle dolu ki Genel Başkan Tayyip Erdoğan MKYK toplantısında gayet sert bir şekilde uyarıda bulundu ve AKP'de kişisel çıkar peşinde koşanların yeri olmadığını söyledi...
Bu uyarıya rağmen kişisel çıkarının hâlâ peşinde koşan ve ülke çıkarını dikkate almayan tipler var...
Hatta bakanlar var; bir bakanın kardeşi önemli bir devlet kurumunun başkanı...
Bakan, kendi müsteşarını görevden aldı, başkan olan kardeşinin yardımcısını kendisine müsteşar yaptı...
Bir diğer kardeşinin de büyükelçi olarak atanmasını sağladı...
Bu bir örnek; deşildiğinde kişisel çıkarlarını öne taşıyan daha başka isimlere de rastlanabilir...
***
Partideki çöküşün nedeni diye metal yorgunluğunu göstererek kimsenin söylemeye cesaret edemediği gerçeği açıklamak da Erdoğan'a kaldı. Bu ikrar, iktidar partisinde görevli eşhasın yönetim tarafından robot olarak algılanıp kullanıldığının ifadesidir.