OHAL, bu hal...
Bugün OHAL'in son günü, uygulamanın üç ay için yeniden başlatılması söz konusu, uzatacaklar... AKP iktidarı sürdükçe OHAL'den kurtulmamız söz...
Bugün OHAL'in son günü, uygulamanın üç ay için yeniden başlatılması söz konusu, uzatacaklar... AKP iktidarı sürdükçe OHAL'den kurtulmamız söz konusu değil... Başlangıçta fetö, 15 temmuz kalkışması ve PKK terörü ile mücadele için ilan edildiği söylendi... Öyle olmadı, kısa süre sonra halkla mücadele için ilan edildiği ortaya çıktı, kurunun yanında yaş da yandı; özgürlükler kısıtlandı, masumiyet karinesi unutuldu, hak ve hukuktan bahsedilmez oldu. OHAL ile birlikte bu hal de sürecek demektir... * * * Daha dün kadınların, müftülerin nikah kıymalarını masumane biçimde protesto etmelerine bile izin verilmedi, azılı katillere yapılan muamele kadınlara yapıldı, darp edildiler, elleri arkadan kelepçelendi, 11'i gözaltına alındı... Gören ne demez... Sözde rejim demokrasi, ülkemiz de hak, hukuk ve adaletin yatağı, demokratik bir ülke... Gelin de inanın... * * * Size bir rakam vereceğim, sanıyorum ona bakarak OHAL ve uygulamaları hakkında bir kanaat sahibi olacaksınız... 9 ekim ile 14 ekim arasında, yani beş gün içerisinde gözaltına alınan yurttaş sayısı tam tamına 4 bin 500...14 ekimden bugüne kadar yapılan gözaltılar ile müftülerin nikah kıymasına karşı çıkan 11 kadın yurttaşımız bu rakama dahil değil... Hani OHAL özgürlüklere dokunmayacaktı, bireyin hakkını ve hukukunu hedef almayacaktı ne oldu hafız! * * * Yeri gelmişken şunu da soralım; müftülere nikâh yetkisi vermek hangi ihtiyaçtan doğdu; bu nikâh uygulamasının hülle nikâhlara kadar gideceği dikkate alındı mı; medeni yasayla evlilik kurumunun taraflarına getirilen yasal sorumluluklar nasıl olacak diye düşünüldü mü... Medeni nikâhın yerine müftü nikâhını ikame etmek, düpedüz Osmanlıya beslenen özlemin işaretidir; herhalde yaşadıkları hanedan özlemini böyle gidermeye çalışıyorlar.Ekrana dikkatli bakarsanız görürsünüz AKP'nin önemli bir özelliği de yalancılığı; ya yalan söylüyorlar, ya iftira ediyorlar, ya da fitne fesat tezgâhlıyorlar... Korkunç vergileri halkın sırtına vurmak fesat tezgâhlamak değil mi; ikindi namazını Şam'da kılacağız diyerek insanları kandırmak koca bir yalan sayılmaz mı? Çok örnek var, listeledik, gerektiğinde sıralarız... Şimdi sadece bir iftiradan bahsedeceğim; 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün emrine devletin 17 araç tahsis ettiği haberleri çıkınca müfteriler dillerine derhal 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i doladı, "Onun da emrinde 9 araç var" diyerek hem yalan söylediler, hem iftira attılar. Oysa on numara Cumhurbaşkanı olan Sezer'e tahsis edilen araç sayısı iki; biri makam aracı, diğeri koruma aracı... İktidarı yalancı, müfteri ve fesat erbâbı haline kimlerin getirdiğini seyredin dostlar... Ekranda kimleri göreceksiniz kimleri...Fiskeler Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Talha Gönüllü, durup dururken bir kadınla erkeğin tokalaşmasına karşı çıktı, "Yabancı bir kadının elini tokalaşmak için tutmak, ateş tutmaktan daha korkunçtur" dedi. Bu zihniyetin sahibi, üstelik kız öğrencilerin elini sıkarken görüntülendi. Hocanın soyadı Gönüllü de, neye gönüllü o iyi anlaşılamadı... * * * Peşmergenin PKK'lı teröristlerle el ele Kerkük'den kaçması üzerine bazıları "Gördünüz mü Barzani ile PKK ortak oldu" demeye başladı. Bunu söyleyenler çok ama çok geride kalmış; bu terör çetesi neredeyse 30 yıldan beri Barzani'nin koruması altında. O ABD silahlarını, mermileri, bombaları, mayınları nereden alıyorlar, kim veriyor hiç düşündünüz mü... * * * MHP, küçüldükçe küçüldü; geçen temmuz ayında Devlet Bahçeli, Şefkat Çetin'e istifa et dedi. Çetin etmedi, isterse beni görevden alsın cevabını verdi; hâlâ direniyor. Bahçeli de gönderme yaptı, "Hiçbir koltuk, hiçbir makam, hiçbir rütbe ülkülerin, geçmişteki söz ve duruşlarının önüne geçmemelidir" dedi...Bu hatırlatmayı Çetin'den çok kendisine yapmış oldu...Bir cümleyle AKP ihtiraslarını, öfkelerini ve hırslarını yenememiş olanlar yüzünden battı batacak... * * * Kürtlere en büyük kötülüğü referandumcu Barzani yaptı... * * * BİR yazar, Erdoğan neden değişim istiyor diye sordu, biri de çıkıp pabucun pahalı olduğunu gördü demedi... * * * Yurttaşların sorunlarını çözdüler ve perişanlığını giderdiler de ah Somali, vah Arakan diye dövünmeye başladılar...