Ayasofya için benim de iki çift lafım var...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘halkın isteği’ üzerine, kendi karar vermeyip, Danıştay kararıyla yeniden ibadete açılmasını istediği Ayasofya ya da, Atatürk’ün yaptırdığı...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘halkın isteği’ üzerine, kendi karar vermeyip, Danıştay kararıyla yeniden ibadete açılmasını istediği Ayasofya ya da, Atatürk’ün yaptırdığı tapu tescilinde, sonra da Sultan Mehmet Vakfı’na devredişindeki adıyla ‘Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’ beş vakit ibadete yeniden açılıyor. Beş gün sonra cuma namazıyla. Belki de, Cumhurbaşkanı’nın okuyacağı ezanla. İçerde yapılan değişiklikleri ise ancak cuma günü göreceğiz.
*
Erdoğan, bu müjdeyi verdikten sonra herkes konuştu. Konuşuyor da... Doğru veya yanlış. İlkokul 4’ten sonra, liseyi bitirene kadar gençliğim Sultanahmet’de geçti. Caminin önündeki alanda top oynadım. O halde benim de konuşma hakkım var sanıyorum.
Benim kuşağım orayı müze olarak bildi ama konuşmamızda adı hep ‘Ayasofya Camii’ idi. 1991’den beri de, yan tarafındaki Hünkar Kasrı’nda ezan okunduğunu, namaz kılındığını bilmiyordum. İstanbul’a gelen yakınlarıma en az 15 kere camiyi gezdirmeme rağmen...
Vallahi kendimi ayıplıyorum. Yerli, yabancı İstanbul’a aşık olanlar için bu büyülü yapı, tüm heyecan verici tarihselliği ile bu mega kentin en önemli varlıklarından biri olmaya devam edecek. Siyasetin ve popülizmin hesapları ne olursa olsun.
*