Size sıra gelirse mutlaka aşı olun

Haftalardır yazmak istiyordum ama, kalemim gitmiyordu. Artık pes ettim. Konu: Uğur Şahin ve Özlem Türeci. Dört yaşında, İskenderun’dan Almanya’ya giden Şahin ile Türkiye’yi bilmeyen Almanya doğumlu Türeci. Eğitimlerinde, başarılarında hiçbir payımız yok ama “Türk de Türk” diye gurur duyuyoruz. Şahin, Türkçe meramını anlatıyor da, eşinin sesini ben henüz duymadım. Bu çift Almanya’nın en zengin 100 kişisi arasında. Bu demek değil ki, biz onlarla gurur duyuyoruz diye Pfizer/BioNTech aşısını Türkiye’ye yağdırsınlar.

2 milyar doza çıkardıkları üretimin bir bölümünü Pfizer Türkiye’de üretmek için bir çabaları oldu mu acaba? Bir ara 500 bin doz adı geçti, sonra duyulmaz oldu. Yani kökenleri, çam sakızı çoban armağanı bile görmedi. Bakanlığımıza göre, “Eli kulağında, geliyor” ama kaç doz geliyor belli değil. Prof. Uğur Şahin, geçen hafta, “Anlaşma tamam” dedi ama “Görüşmelerimiz devam ediyor” diye de ekledi. Siz ne anladınız bu sözlerden?

Tabii, her şeyin ucu para. Ödemeyi nasıl yapacağımızda bir anlaşmazlık var bana göre. Aynı şey Çin aşısı Sinovac için de geçerli galiba. 3 milyon doz geldi, incelendi, onaylandı ve 10 aydır işin iyimserlik yükünü çeken Koca’ya ilk aşı vuruldu. Şimdi acil olarak sağlık emekçileri aşılanıyor. Yani çift dozdan 2.5 milyon doz bitecek. Kalan 500 bin doz için de halkla iç içe olan kamu personeli sırada.

Şimdi gözümüz, kulağımız Çin’de. Bakalım gerisi ne zaman gelecek. AK Partili vekil, “Hiçbir şey olmasa bile, kesin bir şey oldu” demişti ya, galiba bu aşı işinde de öyle.

Sağlık Bakanı canlı yayında aşı olurken, insanlar sosyal medyada, “Hangi ülkenin aşısı?” diye soruyor ve Koca mecburen açıklama yapıyor. Güvensizliğin tavan yapmış hali bu. Cumhurbaşkanını aşı olurken çekilen fotoğraflar bu güvensizliği önlemiştir inşallah. Tamam ilk etapta 1.5 milyon kişi aşılanacak. Ancak, bulaşın kısmen kontrolü için, “Nüfusun en az yüzde 60’ının aşılanması gerekir” diyor uzmanlar.

Bu da 50 milyon kişi demek. Yani 100 milyon doz. Hani nerde? Diğer aşı firmaları ile görüşmemiz bile yok. Şimdi tek tesellimiz, düşen vaka, ağır hasta ve vefat sayıları. Aman yanlış anlamayın. Dünya ikinci dalgadan kavrulurken, biz feraha çıkmıyoruz. Bilim Kurulu üyesi Prof. Tevfik Özlü, halkın korkusunu yenmek, sosyalleşme ümidini yeşertmek için iktidarın çizdiği pembe tabloya limon sıktı ve “Üçüncü dalgaya hazır olmalıyız” dedi. Haydi gelin, çıkın işin içinden.