‘Anne ne yaptın?’
İnsan psikolojisiyle ilgili rehberlik vazifesi üstlenen uzmanlar olarak bıktırırcasına anneliğin önemini vurgulayıp duruyoruz. Kadınlar, iyi “ama niye tüm yükü bizim sırtımıza yüklüyorsunuz?” diye...
İnsan psikolojisiyle ilgili rehberlik vazifesi üstlenen uzmanlar olarak bıktırırcasına anneliğin önemini vurgulayıp duruyoruz. Kadınlar, iyi “ama niye tüm yükü bizim sırtımıza yüklüyorsunuz?” diye itiraz ederken hiç de haksız değiller. Evet, bu yük çok fazla ama bizim hele hele biz erkek evlatların da annemizden başka gideceğimiz kimimiz var? “Ağlarsa anam ağlar/ Gerisi yalan ağlar” sözünü tarih boyunca o kadar çok doğruladı ki tecrübelerimiz… Başımıza gelen dertler, bizi yolumuzdan alıkoymaya çalışan zorluklar, mihnetler karşısında o kadar çok annemizin karnındaki saadet günlerimize dönmeyi arzuladık ki…
Cahit Sıtkı Tarancı, “Anne Ne yaptın?” şiirinde bu en derin hislerimizi dile getirdi: “Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?/ Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?/ Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı/ Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim./ Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?/ Kundakta beşikte de bir zahmetim mi vardı?/ Koynundan niçin attın yavrunu bütün bütün./ Bilmiyor muydun ki o yalnızlıktan korkardı?/ Sütünden tatlı mıdır anne sanki bu hayat?/ Bana sorsana anne yaşamak bir hüner mi?/ El aç yalvar gündüze geceye boyun uzat/ Bu uğurda bir ömür çürütmeye değer mi?/ Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim/ Anne istemiyordum ne tacı ne sarayı/ Anne karnında fazla yaramazlık mı ettim?/ Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?...”
Biz hep senin emin kucağına dönmeyi arzuladık, “sen artık yeter gelmeyin” deseydin belki her seferinde sana koşup gelmezdik. Ama öyle yapmak yerine, Arif Nihat Asya’nın “Anne” şiirinde anlattığı gibi davrandın: “İlk kundağın/ Ben oldum, yavrum;/ İlk oyuncağın/ Ben oldum./ Acı nedir/ Tatlı nedir... bilmezdin/ Dilin damağın/ Ben oldum./ Elinin ermediği/ Dilini...