Gençlerimiz deist mi oluyor?
Deizm tartışmalarını bir köşeden izliyordum. Benim gözlemlerime göre, gençlerimizde altı çizilerek, “yükseliyor!” diye feryat edilecek yeni bir inanç arayışı falan yoktu. Üstelik akademideki...
Deizm tartışmalarını bir köşeden izliyordum. Benim gözlemlerime göre, gençlerimizde altı çizilerek, “yükseliyor!” diye feryat edilecek yeni bir inanç arayışı falan yoktu. Üstelik akademideki modernlik-sonrası (post-modern) teorilerinin ardından insan-sonrası (post-human) teorilerinin parlatılmasına ve “Homo Sapiens”, “Homo Deux” gibi doğrudan doğruya Deizme yol açan, nispeten popüler hale gelmeyi başarmış kitaplara rağmen… Tamam, çok kıymetli İhsan Fazlıoğlu Hocanın tespitleri bir manaya geliyordu ama bağlamı içinde ele almak şartıyla… Bize düşen, susmak ve işin nereye doğru gideceğini sessizce takibe almaktı. Ta ki yine pek kıymetli Şükrü Hanioğlu Hoca yazana kadar…
Evet, Şükrü Hanioğlu Hoca, “gençlerde terapi edici, ahlaki deizmin tüm dünyada yükselen ve devlet eliyle günah keçileri yaratarak engellemenin manasız olduğu olağan bir gelişme” söyleyince işin rengi değişti: “Örgütlenmiş, kurumsal ‘din’in yerini işlevselleştirilmiş, bireysel ‘inanç’ almakta, Tanrı ise ‘sorunlu dönemlerde yardıma koşan,’ ama adanma, itaat ve disiplin çerçevesinde ibadet talep etmeyen bir ‘terapist’ olarak kavramsallaştırılmaktadır. Bu ise Tanrı’nın varlığını inkâr etmeyen; ama onun ihtiyaç duyulmadıkça gündelik yaşama müdahale etmediğini varsayan, benzeri şekilde, ahlâkî karakterli; ama ‘yükümlülük’ten kaçınan bir ‘inanç’ biçimini şekillendirmektedir”… Bunları söylüyor, her zamanki titiz, kaynaklara ve olgulara dayalı üslubuyla Hanioğlu.
Şüphesiz Batı toplumu için büyük ölçüde haklıdır Hoca. Ama aynı gelişmelerin birebir Türkiye’de de olduğunu söylediğinde kendisine katılmam mümkün değil. Burada anlamaya çalışmak yerine, devlet müdahalesi ile “suçluyu belirleyerek savaş açma”nın tercih edileceği sözleriyle tamam...