Konuşmaya liderlikten başlayalım mı?
Cumhurbaşkanlığı sistemi için referanduma doğru yol alırken, özellikle parlamenter görünümlü eski düzen savunucuları konuyu asıl mecrasından saptırmak için ellerinden geleni yapıyorlar....
Cumhurbaşkanlığı sistemi için referanduma doğru yol alırken, özellikle parlamenter görünümlü eski düzen savunucuları konuyu asıl mecrasından saptırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. “Cumhuriyet” rejiminde, toplumun hemen tamamının karar kıldığı apaçıkken türlü çeşit kaygı ve beklentilerle ortalığı velveleye veriyorlar. Mevcut sistemimiz, yetince işlevsel mi ve bize uygun mu, “bize uygun bir sistem” kavramı doğru mu, hem cumhuriyeti muhafaza etmek hem demokrasimizi ve icraatları güçlendirmek için nasıl bir sistemle yol almalıyız gibi konuları konuşamıyoruz bir türlü. Oysa hepimiz bilgimiz, tecrübemiz ölçüsünde bu hayati meselemizde en doğru kararı alabilmek için tartışmaya katkıda bulunmalıyız. İzin verirseniz ben, biraz bildiğim yerden konuşmaya başlayacağım.
Bugün akademide, insanın toplu halde yaşadığı her yerde liderliğin olacağı, kişinin ya da grubun davranışını etkileme ve yönlendirme çabalarının liderlik olgusunun özünde yer aldığı kabul ediliyor. Liderlik, değişik yönleriyle ele alınıp tanımlanmaya çalışılıyor. Görüşler muhtelif ama sonuçta, değişik durum veya şartların değişik liderlik tiplerini zorunlu kıldığında fikir birliği var… Aynı şekilde, lider davranışı, liderin kişisel karakteristiklerine, izleyenlerin ve topluluğun karakteristiklerine ve örgütün yapısal karakteristiklerine göre değişir diyorlar. Bu faktörlerin herhangi birinde veya tamamında meydana gelecek değişmeler, liderliği, liderin tavır ve davranışlarını belirliyor.
Bir de liderler arasındaki farklar meselesi var. Bazı liderlerin