FETÖ, din ve emperyalizm

15 Temmuz darbesi devlete, Cumhuriyete ve orduya karşı yapılmıştır. İktidarı ele geçirerek ülkeyi emperyalizmin hizmetine teslim etmek isteyenler, “din odaklı birörgütlenme kullanarak”, ülkenin kılcal...

15 Temmuz darbesi devlete, Cumhuriyete ve orduya karşı yapılmıştır. İktidarı ele geçirerek ülkeyi emperyalizmin hizmetine teslim etmek isteyenler, “din odaklı birörgütlenme kullanarak”, ülkenin kılcal damarlarına kadar yavaş yavaş sızarak bunu gerçekleştirmeye çalışmışlardır. 
Bu da Türkiye’de dini siyasete bir araç olarak kullanmanın, ülkeyi kesin olarak felakete götürdüğünün kanıtı olmuştur. 
Din ve dinci örgütlenmeler, bu coğrafyada emperyalist hesap yapan küresel güçlerin en etkili silahı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadırlar. 
Çünkü geniş cahil kesimleri, dini istismar ederek istediğiniz gibi denetim altına alırsınız. Hele onu, fakirliğin ve işsizliğin çok büyük olduğu ülkelerde, sosyal politikanın bir alternatifi olarak kullanırsanız, işiniz çok daha kolay olur. 
FETÖ, bu politikayı Türkiye’de 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerini kullanarak yolunu açmıştır. Uygar demokratik ülkelerdeki çağdaş toplumsal örgütlenmelerin yerine, sistemi dinci örgütlenmelerin üzerine oturtarak emperyalizmin hizmetine girmiştir. 
Dini örgütlenmeleri kullanarak istismara giden FETÖ ve arkasındakiler, iş din olunca, başka yerli ortakları da kolayca bulmuşlar ve bu sayede inanılmaz boyutlarda güçlenebilmişlerdir. 
Sistem şöyle çalıştırıldı: a) Modern toplumsal örgütlenmelerin 12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri ile yasaklanması, sendikal hareketin dejenere edilmesi b) Onun yerini dinci örgütlenmelerin alması c) Ülkede devlet ve toplum yapısının bu kısırdöngü içine sokulması d) Küresel güçlerin darbe yapmasına hazır bir ortamın oluşturulması.

Türkiye’nin birikimi farklı 
Ancak Türkiye’nin kurtuluş ve kuruluş felsefesi, Atatürk devrimleri, diğer Ortadoğu ülkelerinde bulunmayan bir birikimin de oluşmasına yol açmıştı. 
Ordu içindeki son darbe girişiminin yine ordu tarafından yok edilmesi, bu birikimin sonucudur. 
Sokağa dökülen insanların önemli bir bölümü yeşil bayraklarla, kara bayraklarla değil Türk bayraklarıyla donanmışlardır. 
Açık toplumun ulusal ve küresel etkileşimleri, “en baskıcı ortamlarda bile” supap vazifesi görmüştür. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sansür, demokrasi ve araçlar 18 Ekim 2022 | 196 Okunma Devlet olmanın nitelikleri 11 Ekim 2022 | 199 Okunma Örtülü iç savaş mı? 04 Ekim 2022 | 267 Okunma Başarı mı, yoksa ... 27 Eylül 2022 | 112 Okunma Türkiye’nin stratejik konumundaki çelişkiler 20 Eylül 2022 | 161 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar