İmamoğlu ‘siyasetçilere’ ders verdi
Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını ilk duyduğumda biraz şaşırmıştım. Ama dikkatle izlemeye başlayınca, onun Türk siyasetine “yeni ve çok olumlu katkı ve değişiklik...
Ekrem İmamoğlu’nun adaylığını ilk duyduğumda biraz şaşırmıştım. Ama dikkatle izlemeye başlayınca, onun Türk siyasetine “yeni ve çok olumlu katkı ve değişiklik sağladığı sonucuna vardım”.
Bugüne kadar hiçbir siyasetçinin birleştiremediği birçok öğeyi hep birlikte bünyesinde toplayabilmişti. Türkiye’nin bugün içine sürüklendiği kaostan çıkışında gerekli olacak “çok yönlülüğe, çağdaşlığa ve halkçılığa sahipti”.
İmamoğlu, Türkiye’yi bu hallere sokan siyasetçilere adeta ders veriyor. AKP’lileri bile imrendiren bir biçimde, Don Kişot’vari bir duruş sergiliyordu. Sadece iktidardakiler değil, muhalefetin bile önemli bir kısmı, “bu kadarını” beklemiyordu. Benim görebildiğim özellikleri şunlar oldu:
- İnançlı bir insan (ve mümin) ile Atatürkçülüğün, Cumhuriyet Türkiyesi’nin ve laikliğin nasıl bütünleşebileceğinin adeta bir simgesi. İmamoğlu soyadını başta yadırgayanlar bile, sonra onu rahatlıkla kullanmaya başladılar!
- Ekrem İmamoğlu, sürekli olarak birleştirici, bütünleştirici, pozitif enerji yayan bir kimlik ortaya koydu. Kutuplaştırıcı, kin ve nefreti öne çıkaran, şiddete ortam hazırlayan, sürekli tehdit eden politikacıların, “halkın gözünde kirli yüzlerinin ortaya daha net çıkmasını sağladı”. Sokaktaki insan, “iyi ve kötü arasındaki farkı”, İmamoğlu’nun sağlam duruşu ile daha net gördü.
- Halkçı, yukarıdan bakmayan, tevazu sahibi, güleç yüzlü, esprili, sevecen bir politikacı ile karşılaştık. Diğerlerinin “negatifleri ve farklılıkları” ortaya çıktı. Çok insani, haksızlıklara karşı bile hiç sinirlenmeden, “uygar bir insan gibi yanıt veren, ağzını hiç bozmayan” bir politik figür, halkın sevgisini kazanıyordu.
Şiddet ve nefret söylemleri ile, sade...