Moskova’ya doğru, dört ‘eksen kayması’!
19 Mayıs 1919 ile başlayan Kurtuluş Savaşı ve arkasından Cumhuriyet Türkiyesi’nin kuruluşu kaçınılmaz olarak Atatürk’ün Moskova (ve Sovyetler Birliği) ile yoğun işbirliğini gerektiriyordu. Avrupa...
19 Mayıs 1919 ile başlayan Kurtuluş Savaşı ve arkasından Cumhuriyet Türkiyesi’nin kuruluşu kaçınılmaz olarak Atatürk’ün Moskova (ve Sovyetler Birliği) ile yoğun işbirliğini gerektiriyordu. Avrupa emperyalizminin boyunduruğu altında çürümüş ve işgal edilmiş Osmanlı Devleti İngilizci, Almancı, Francoman “ekseninde” kilitlenmişti.
Atatürk, kurtuluş ve kuruluş yıllarında Sovyetler Birliği’nden siyasi, askeri ve iktisadi çok büyük destek aldı. Lozan’da Rusya arkamızda olduğu için İngiltere ve diğerleri Lozan koşullarını kabul etmek zorunda kaldılar. Çökmüş Osmanlı hanedanının “Avrupacı” ekseninden önemli bir eksen kayması sağlandı. Ancak Atatürk, “Avrupa’nın uzun yıllardan beri geliştirdiği, çağdaş değerler sistemini benimsemiş bir lider olarak” bu eksen değişikliğini yaptı. Osmanlı yönetiminin “Avrupacılığına” karşılık, “Avrupalı değerlerini benimsedi”: Bilimden sanata ve uygar yaşam tarzına kadar, Atatürk devrimlerini uygulamaya soktu.
- Az yazılıp çizilmiştir ama 1958 ekonomik krizini takiben Moskova’ya eksen kaymasının “kapısı aralandı”: 1958’de Amerika’nın empoze ettiği liberal politikalar kriz yaratmıştı. Menderes, ABD’den ekonomik destek istedi. Hayır yanıtını alınca 1960 yılı başında Moskova’yla teması düşündü: Petrol Ofisi ve İş Bankası karşılığında yardım istenecekti. Bu arada Menderes rejimi anti demokratik uygulamaları yoğunlaştırmıştı. Tahkikat Komisyonlarından polis baskısına kadar.
27-28 Nisan 1960 olaylarını Sencer Divitçioğlu, Gülten Kazgan, Demir Demirgil, İsmet Sungurbey hocalarımla birlikte yaşadım. Rektör Sıddık Sami Onar’ın “Frukolar” tarafından sürüklenişini gördüm. 27 Mayıs sonrası ABD için “sürpriz oldu”: şapkadan 1961 uygar anayasası ve Devlet Planlama Teşkilatı çıktı.
İnönü