Suriyeliler sorununun hangi yüzü?
Türkiye’ye sığınan, kaçan ya da göçen 4 milyon dolayındaki “Suriyeli” üzerine yapılan değerlendirmelerde kabaca şu “pencereler” söz konusu: 1) Bireysel ve duygusal gözle bakanlar: Bu...
Türkiye’ye sığınan, kaçan ya da göçen 4 milyon dolayındaki “Suriyeli” üzerine yapılan değerlendirmelerde kabaca şu “pencereler” söz konusu:
1) Bireysel ve duygusal gözle bakanlar: Bu çevreler “mağdur” duruma düşen insanlara biraz sosyal biraz da duygusal gözle bakanlardan oluşuyorlar: ne yapacağız ki, zavallı duruma düşmüşler, mecburuz, bu bir insanlık görevidir diyerek aç kalan komşuna yardım gibi bakıyorlar.
2) Toplumsal (ve akılcı) gözle değerlendirenler ise: a) Nasıl ve kimler tarafından başlatıldığını düşünüyorlar, b) Türkiye’nin halen yaşamakta olduğu iç ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel sorunlara ileride yaratacağı etkilere bakıyorlar: yarın dev bir nüfusa hızla ulaşacak kitlenin iktisadi, sosyal ve siyasal “faturalarını” düşünüyorlar: bir “alternatif maliyet” hesabı yaparak dünyadaki demokratik ve “içeride uygar” devletlerin aldığı önlemleri değerlendiriyorlar, soruna uzun vadeli bakıyorlar. Ulusal çıkarları, refahı, sosyal adaleti, iç dengeleri öne çıkarıyorlar.
3) Türkiye’de demokrasi yerine kendi iktidarlarının, cephelerinin, sektör ve şirketlerinin, tarikatlarının çıkarları penceresinden bakanlar ise bunu adeta “bir fırsat” olarak görüyorlar: a) kimi siyasiler Suriyelilere “potansiyel bir oy kaynağı” olarak bakıyorlar; petrol bulmuş fırsatçılar gibi değerlendiriyorlar b) kimi iş çevreleri ve şirketler ise “daha ucuz işgücü, merdiven altı üretime çok yatkın emek” olarak görüyorlar c) kimi dinci odaklar ise, “kendi odaklarının kullanılabileceği ek insan gücü olarak bakıyorlar” d) uyuşturucu kaçakçılığından insan kaçakçılığına, kadın ve organ ticaretine bulaşmış mafya çevrelerine kadar, “yeni bir zemin olanağı” olarak görenler var.
4) Türkiye’yi bölüp parçalama ve bir federasyona götürme planları içinde...