‘Toplum’ olmak mı? ‘topluluk’ olarak kalmak mı? Seçim bunun için…
Son 15 yılda AKP iktidarının ülkeyi getirdiği durumu “hiç abartmadan, en nesnel hali ile” görelim. Önce ekonomi: - Dış borç, dış açık, dış ticaret açığı...
Son 15 yılda AKP iktidarının ülkeyi getirdiği durumu “hiç abartmadan, en nesnel hali ile” görelim. Önce ekonomi:
- Dış borç, dış açık, dış ticaret açığı olağanüstü büyümüş, kriz var.
- Gelir dağılımı olağanüstü bozulmuş, işsizlik dayanılamaz boyutlara gelmiş, insanımız yurtdışına “kaçma” çabası içinde.
- Sanayide, “birim üretimde dış girdi oranı” çok yükselmiş, tarım çökmüş, A’ dan Z’ye her şey ithal edilir olmuş.
- Cumhuriyet döneminin bütün sanayi kuruluşları, ulaştırma, iletişim ne varsa satılmış, daha çok da yabancılara; “içimiz boşaltılmış”.
- Ekonomide, “tamamen haksız rekabet koşulları egemen olmuş”, bağımsız ve yarı bağımsız çalışması gereken kamu kurumları çalışamaz hale gelmiş ve ekonomik saydamlık tamamen ortadan kalkmış, otoriter bir rejim egemen olmuş.
Bütün bu saydıklarım, feci sonucun sadece başlıkları: hepsi de sayısal olarak “görülen ve hesaplanan öğeler”.
Bir iktisat hocası olarak not vermem gerekirse vereceğim not, 10 üzerinden 2 ya da 3 olabilir, bütün sayısal sonuçlar ortada, safsata değil, gerçek rakamlar bunlar.
Gelelim dış politikadaki duruma
İktidarın ABD, AB, Rusya ve komşu ülkeler konusunda çizdiği zikzaklar ile “siyasal İslam” odaklı yaklaşımlar, yeni dostlar yerine, çok sayıda düşman ve yeni sorun çıkmasına yol açmıştır.
- Ortadoğu’da “siyasal İslam öncelikli dış politika”, Suriye ve Irak’ta “kaosun tarafı olmamıza yol açtı”: çok sayıda şehit verdik ve veriyoruz: olağanüstü mali yük ile karşı karşıya kaldık: 4 milyon Suriyelinin faturası daha şimdiden 40 milyar dolar.