Ulusal çıkar, kamu yararı, cemaatler ve ‘şirketler’
Dayandıkları oligarşik otorite, kendisini ayakta tutan kaynaklarını bir süre sonra kesinlikle kaybeder.
- Köy Enstitülerinden imam hatip lisesi ağırlıklı eğitim düzenine: o mükemmel 1961 Anayasası’ndan her şeyin bir tek kişide toplandığı bir yapıya yavaş yavaş ancak göz göre göre, sivil ve askeri darbelerle getirildik.
“Geldik” diyemiyorum, “getirildik” sözcüğü daha uygun: çarpık iç dinamiklerle sömürgeci dış dinamikler, “negatiflerin yığımlı bir biçimde gelişmesine ortam hazırladı”: Gülen cemaati örneğinde olduğu gibi, “dincilerin yabancı devlet örgütleriyle ortak çıkar sağlamaları”, ulusal ortak çıkarların yerini aldı.
Oysa ne olması gerekirdi: “ülkedeki çıkar gruplarının çıkarlarını, demokratik toplumsal örgütlenmeler yolu ile geliştirmeleri”: bu yolla ulusal çıkarların (makro maksimizasyonun) elde edilmesi ve “katılımcı demokrasi çatısı altında sosyal bir refah devletinin kurulması”.
Hıfzı Veldet’ler, Sıddık Sami’ler, Mümtaz Soysal’lar ve daha niceleri tarafından hazırlanan o mükemmel 1961 Anayasası, sivil ve askeri darbelerle, dinciler de kullanılarak, kimi dış güçlerin büyük katkısı ile yerle bir edildi.