İftara yetişebilen var mı?
Ramazan, ilk iki günü cumartesi ve pazara denk gelince anlamadık. Ancak pazartesi günü özellikle de İstanbul’da iftar için yola çıkan herkes büyük bir kâbus yaşadı. Saat 17.00’den sonra çıkanlar yolda kaldı. Yoğunluk yüzde 80’i geçmişti zaten. Akşam ezanının okunmasından 10 dakika sonra ise ana ve ara yollarda in cin top oynuyordu. Ben birkaç yıldır, Topkapı’daki gazete binamızdan neredeyse iftar vaktinde çıkıyorum. Vatan Caddesi’nden dönene kadar ezan okunuyor, bu arada trafik hafiften açılıyor
Ramazan, ilk iki günü cumartesi ve pazara denk gelince anlamadık. Ancak pazartesi günü özellikle de İstanbul’da iftar için yola çıkan herkes büyük bir kâbus yaşadı. Saat 17.00’den sonra çıkanlar yolda kaldı. Yoğunluk yüzde 80’i geçmişti zaten. Akşam ezanının okunmasından 10 dakika sonra ise ana ve ara yollarda in cin top oynuyordu.
Ben birkaç yıldır, Topkapı’daki gazete binamızdan neredeyse iftar vaktinde çıkıyorum. Vatan Caddesi’nden dönene kadar ezan okunuyor, bu arada trafik hafiften açılıyor ve 25-30 dakikaya Başakşehir’deki evime varıyorum. Haliyle iftarı yarım saat geç yapıyorum. Dün ve önceki gün de böyle yaptım ve 19.35’te sofradaydım. Bu, bir trafikte kalmama yöntemi ve tercih. Çünkü öncesinde, misal saat 17.00 gibi çıkmaya kalkarsam bu yol en az 2 saat sürecek.
Gerçi Ramazan olmasa da İstanbul’un trafik kaosu üç aşağı beş yukarı benzer süreleri buluyor. Ancak Ramazan olunca çekilmesi zorlaşıyor. Sadece araç trafiği değil, toplu taşımalarda da aşırı yoğunluk herkesin malumu. Pazartesi ve dün, birçok İstanbullu metrobüsle gitmesine rağmen iftara yetişemediğini yazdı sosyal medyalarına. İstanbul’da sabah ve akşamları metrobüse binebilmek olimpiyatlarda uzun atlama derecesi yapmak kadar takdir edilesi bir başarı sayılmalı. Şimdi bir de Ramazan… Her zamanki yığılmaya aynı anda iftara yetişme telaşı da eklendi. Şehir zaten rutin yükünü kaldırmıyordu. Şehrin bir belediye başkanı var mı yok mu o da belli değil?
Neyse siyasete girmeden, buradan bir soruna dikkat çekmek ve öneri getirmek istiyorum. İstanbul’un kamu mesaisinin Ramazan ayı için acilen düzenlenmesi gerekiyor. Yoksa bu keşmekeş çekilir gibi değil. Dediğim gibi Ramazan’ın ilk iki günü hafta sonuna gelince yollar gayet rahattı. Pazartesi ve salı günleri yaşanan kaos önümüzdeki 25 günün simülasyonu oldu.
Şu da var; Ramazan bu sene kışa döndüğünü hissettirdi artık. Haliyle sokak iftarları ve dışarılarda yapılan sahurların dönemi de sona erdi. Artık kış Ramazanlarını yaşayacağız. Yaşı 40’ı geçenler çocukluklarını, ilk oruçlarını hatırlıyorlar bol bol.
İftar şu birkaç gün 19.00’da okunacak. Ramazan sonunda 19.32’yi bulacak. Önümüzdeki sene ise saat 18.00’lere düşecek. Sonraki sene iftar 19.00’u görmeyecek. Daha da geriye gidecek.
Bunları neden mi aktardım? Geçtiğimiz senelerde mesai çıkışıyla iftar saati arasındaki süre fazlaydı. Neredeyse üç saati aşıyordu. Yeterliydi. Çalışanlar evlerine rahat rahat yetişiyorlardı. Bu seneki sıkışıklık, işte bu aranın kapanmasından da yaşanıyor. Tamam, şehir kalabalık ama tüm çalışanlar aynı anda iftar yoluna düşünce kilitlenip kalıyoruz. Önümüzdeki yıl daha fazla hissedilecek, bu durumda sonraki sene ise mevcut mesai düzeniyle kimse evinde oruç açamaz.
Görünen şu; mesailerde Ramazan ayı düzenlemesi büyük bir ihtiyaç. Aslında daha evvel İstanbul’da Ramazan için mesai düzenlemesine gidilmişti. Hem de iftarın saat 20.00’den 20.30’a uzandığı günlerde. 2020 yılıydı ve tabii ki pandemi günleriydi. Valilik, kentte Ramazan dolayısıyla mesai saatlerini 09.00-12.30, 13.00-16.30 olarak uygulamıştı. Üstelik salgından dolayı sokağa çıkma yasakları vardı ve sokaklar da bomboştu. Gerçi belediye o zaman da toplu ulaşımı koordine edememişti.
Bu yıl baktım Bolu Valiliği kamunun mesaisine Ramazan düzenlemesi yapmış.
Sosyal medyada çok fazla teşekkür ve dua almışlar. Pek tabii tüm şehirlerde uygulanabilir. Lakin İstanbul’da elzem.
İstanbul’un fiiliyatta bir büyükşehir belediye başkanı yok ama halkıyla dertlenen ve sorunlara çözümler üreten bir Valisi var. Trafik verileri ortada. Durum vahim. Bu bir imtiyaz değil, ihtiyaç. Özellikle çalışan hanımefendiler için rahmet ayı büyük bir zorluğa dönüşüyor. Şimdi çıkıp birileri “Oruç tutmasınlar o zaman” diyecektir. Sosyal medyada bu yazının üzerinde tepinebilirler de. Hiç mühim değil. Desinler. Bu ülkede futbol sezonları hâlâ Hristiyanların Noel tatiline göre düzenleniyor. Ama dini bayramlarımızda maçlar oynanıyor. Bu arada Musevi futbolcular da Hamursuz bayramlarında sahaya çıkmıyorlar. Kimse sözünü etmiyor. Kınamıyor. Çünkü bu tavır ilericiliktir. Aksi ise dümdüz gericilik…
İstanbul Valimiz Davut Gül ve diğer kalabalık şehirlerin idarecileri, kamunun işlerinin aksamayacağı bir düzenleme yaparlarsa; iftar öncesi bir kaosa değil, sofraların başında rahmet anının yaşandığı sahnelere dönüşecektir. Bir İstanbullu olarak ifade etmek istedim.
Not: Albayrak Medya’da, her Ramazan mutlaka mesailer iftara göre düzenleniyor. Bu sene biraz daha aşağı çektik. Çalışma arkadaşlarımız 16.30 veya 17.00’de işlerini bırakıyorlar. Sabahları da bir saat geç başlıyorlar.