Magazin dünyası neden çalkalanmıyor?

Magazin dünyası bu kez gerçekten çalkalanıyor. Üstelik ortada “kim, kiminle nerede” söylentileri de yok. Gelişmeler çok ciddi. Magazin üreticileri de okurları da alışkın değil bu duruma. Dizi ve sinema sektörünün kendi içinde yaşadığı büyük kırılma ve ifşalar; hak arayışına dönüştü, yeni tartışmaları başlattı ve eski defterlerin kapaklarını araladı. Nihayetinde, oyuncu piyasasına yön veren menajer Ayşe Barım, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Gezi Soruşturmasında, “ Türkiye Cumhuriyeti

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Magazin dünyası bu kez gerçekten çalkalanıyor. Üstelik ortada “kim, kiminle nerede” söylentileri de yok. Gelişmeler çok ciddi. Magazin üreticileri de okurları da alışkın değil bu duruma. Dizi ve sinema sektörünün kendi içinde yaşadığı büyük kırılma ve ifşalar; hak arayışına dönüştü, yeni tartışmaları başlattı ve eski defterlerin kapaklarını araladı. Nihayetinde, oyuncu piyasasına yön veren menajer Ayşe Barım, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Gezi Soruşturmasında, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme” suçundan tutuklandı.

Ayşe Barım’ın böyle bir gücü ve kudretinin olup olmadığını yargılama sürecinde göreceğiz. Ancak Gezi Parkı’ndaki ağaçların sökülmesi üzerinden başlayan olayların birkaç gün sonra politik kalkışmaya ve hükümeti devirmeye yönelik bir darbe girişimine evrildiğini gözlerimizle gördük. Neredeyse üç ay süren olayların tüm yurda yayılmasının öncülüğünü de magazin dünyasının oyuncu ünlüleri yapmıştı. Rol kesmeleri çok netti. Hükümeti devireceklerdi! Bazıları sonrasında, “ilk üç güncüler” olarak trenden atlasalar da Gezi Kalkışması; kültürel iktidarın, seçilmiş siyasi iktidarı ortadan kaldırmasını amaçlıyordu. Bunu ben uydurmuyorum. Okan Bayülgen’in o günlerde yaptığı şu açıklamaya bakın: “Bu, benim ilk günlerde desteklediğim Gezi eylemi değil. Demokrasi için, sokağa çıkmak başka, iktidar kavgası başka bir şeydir. Kardeşi kardeşe kırdırtmak, yalnızca kardeşlerini kaybetmeni sağlar.”

Aklı başında ve politik ilgisi olan herkes bilir ki Gezi Kalkışması, coğrafyamızdaki 11 ülkede iktidarları deviren, sınırları değiştiren ve yeni darbelerin, istikrarsızlıkların yolunu açan ve nihayetinde “ulusları devletsiz bırakan” Arap Baharı’nın son durağıydı. Altını bir kez daha çizmek gerekir ki Batı’nın estirdiği rüzgâr ülkemizde fırtınaya dönüştürülecekti. O rüzgâr, gücünü halktan alan Tayyip Erdoğan’ın siyasi iradesine çarparak zayıflamasaydı, bugün coğrafyamıza dair planları ters düz edip dengeleri yeniden değiştiren direniş ve sonrasında Suriye devrimi ile başlayan ayağa kalkmayı göremezdik.

Ayşe Barım’ın bütün bu denklemin ortasında bir oyuncu menajeri olarak figürleşmesini anlamlandırmak birilerine mantıksız gelebilir. Arap Baharı, ayaklanma, darbe, karşı devrim… Kel alaka bir denklem görülebilir de. Lakin şunun altını çizelim: Barım’ın hinterlandındaki sanatçıların hükümeti devirme gayesi “Ünlülerin Taksim turu” türünden magazin sayfalarına düşen fotoğraf altı haberler değildi.

Bahsi geçen ünlülerin böyle bir gayesi olabilir miydi peki? Hepsi için söyleyemeyiz. Aralarında organizasyon tarafında olanların telefon kayıtlarını savcılık açıkladı. Ancak sektördeki tekelleşme tartışmaları da gösterdi ki, milyonların hayranlıkla izledikleri oyuncuların büyük bir çoğunluğunun politik iradesi falan yokmuş. Sadece rol aldıkları dizi ve filmlerde değil sahne gerisinde de suflörlerden destek alıyorlarmış. Bu durumda özgürlük ve demokrasi savunuculuğunu dahi kaptıkları rolden olmanın korkusuyla yapıyorlarmış. Aslında sosyal medyada kendilerini ele veriyorlardı. Politik gündemlerde, tuşlarına basılmışçasına aynı anda paylaşım yapmaları bir yana o çok keskin, net ve “duruş katılmış” içeriklerin de ajans üretimi olduğu barizdi.

Misal Ayşe Barım’ın menajerlik şirketine bağlı oyuncuların 2021’de Türkiye’de yaşanan orman yangını sürecinde Türkiye’yi uluslararası arenada yetersiz gösterme adına sosyal medyadaki “#HelpTurkey” kampanyasına eş zamanlı katıldıklarının tespit edilmesi çok mühim bir detay. O günlerde iki yazı kaleme alarak bu etiket üzerinden yürütülen operasyonun ürkütücülüğüne dikkat çekmiştim. Yemek şefi ve programcı Ece Zaim’in Instagram sayfasından; Türkiye’yi mahcup eden ve itibarına zarar veren ithamlarla donatılmış manifestoyla paylaştığı ‘Help Turkey’ etiketinin Twitter’daki yansımaları bir kurguyu işaret ediyordu. Etiketin etkileşimini analiz eden bir rapora göre 1 Ağustos 2021 gecesi üç saat içinde etikete 2 milyonun üzerinde paylaşım yapılmıştı. Kim ne derse desin, aleni bir saldırıydı.

Ayşe Barım soruşturması derinleştikçe, -ki burada kalmamalı- ortaya neler çıkacak göreceğiz. Akıl, sermaye ve ideolojik irade üçgeninin oluşturduğu kültürel iktidara ilk defa böylesine dokunuluyor ve magazin dünyası bu gelişmelerle çalkalanmıyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Magazin dünyası neden çalkalanmıyor? 29 Ocak 2025 | 293 Okunma Tek sorumlu belediye başkanı mı? 24 Ocak 2025 | 396 Okunma Dünyanın en asil geri dönüşü 22 Ocak 2025 | 122 Okunma Zafer değilse ne? 17 Ocak 2025 | 193 Okunma Bu apaçık Gazze’nin zaferidir! 15 Ocak 2025 | 448 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar