Başörtüsü sorunu değil, hatalı kodlama sorunu
Başörtüsü meselesi seneler sonra yeniden ülke gündemine gelmeyi başardı ya. Vallahi bravo bize. Bilim ve akademi dünyası da siyaset dünyası da basın da günlerdir ''başörtülü psikolog olur mu?'' gibi...
Başörtüsü meselesi seneler sonra yeniden ülke gündemine gelmeyi başardı ya. Vallahi bravo bize. Bilim ve akademi dünyası da siyaset dünyası da basın da günlerdir ''başörtülü psikolog olur mu?'' gibi saçma sapan bir sorunun peşine takılmış durumda. Koca koca adamlar bu gayr-ı ciddi tez üzerine ciddi ciddi değerlendirmeler yapıyor. Ben sorunun cevabını biliyorum. İsterseniz tüm boyutlarıyla anlatabilirim. Bu en kolayı. Fakat daha karmaşık başka bir durum var. Bu küçük küçük olaylara takılarak meselenin özünü kaçırıyoruz...
**
Cumhuriyet'le birlikte oluşturulan bir vatandaş kalıbı var. Bu sadece bizim için değil. Tüm ulus devlet kuruluşlarında bu kalıplar konur. Bizde de net bir etnik, dini, mezhepsel aidiyet çerçevesi çizilmiş. Türk, Sünni/Hanefi Müslüman ama seküler. Bütün kurumlarımız bu mevcut statükoyu muhafaza etmek üzere programlanmış. Bu çerçevenin dışına taşan her konu, ekstra yeni bir tartışmanın da fitilini ateşlemiş. Bu, seksen yıldır böyle. Oysa