Yapsanıza cinsel kimlikler üzerine bir 2043 filmi!
Star Gazetesi Yazarı Ersoy Dede'nin bugünkü (05.05.2022)''Yapsanıza cinsel kimlikler üzerine bir 2043 filmi!'' başlıklı yazısı.
Uzunca bir süredir bir kışkırtmanın hedefiyiz. Bu kez adı ''Göçmen'' meselesi. ''BU KEZ'' dememin bir nedeni var. Zira bunu defalarca denediler. Çeşitli yaralar açtılar. Sonra bu yaralar üzerinden kamplar oluşturdular. Kafamızı kaldırdığımızda da bize kızdılar; ''sizin açık yaralarınız olmasa kimse onları kaşıyamaz'' dediler.
Mehmet Altan'ın 17/25 Aralık sürecinde FETÖ medyasında yazdığı; ''...Türkiye toplumu varlığını dağılmadan, bir iç savaşın kanlı cehenneminden geçmeden sürdüremez...'' başlıklı yazı aslında, tasması CIA'in elindeki köpeklerin ne yapmak istediklerini neyi murad ettiklerini de gösteriyordu. Önce ''azınlıklar'' sorunu çıkarıp ayrıştırdılar. Sonra ''Alevi-Sünni'' sorunu çıkarıp ayrıştırdılar. Peşine Türk-Kürt sorunu çıkarıp ayrıştırdılar. Ardından ''Seküler-Muhafazakâr'' sorunu çıkarıp ayrıştırdılar. Olmadı, olmadı olmadı... Şimdi de son kozları Göçmen sorunu. Bütün bu sorunların ithal sorunlar olduğunu biliyorsunuz değil mi?
Hiç biri bize ait değil aslında. Ne dinî, ne mezhepsel, ne etnik ne de başka bir şey. Bakın tarihimize. Şanlı tarihimize. Kim ne kadar kaşırsa kaşısın. Kim sinir uçlarımıza dokunursa dokunsun, iç savaşa gitmiş miyiz? Çok şükür yaşamadık ve yaşamayacağız... Faşist Gezi kalkışmasının da 15 Temmuz darbe işgal girişiminin de ana motivasyonu buydu. Her durumda memleketi iç savaşa sürükleyecek bir ana başlık oluşturuyorlar. Bugün de siyasi parti başkanı görünümlü CIA aparatçiği eliyle ülke adım adım kaosa sürüklenmeye çalışılıyor. Kusura bakmayın ama kimse yemez artık bu numaraları...
Ben böyle, "servis operasyonuyla karşı karşıyayız" deyince bana defans geliyor; "...ne yani göçmen sorunumuz yok mu?" diyorlar... Delirdiniz mi? Var elbette olmaz mı? Hem belki sizin bildiğinizden bile çok daha zorlu bir sürecin içinden geçiyoruz. Size bilgiyle söylüyorum; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, mesaisinin her gün önemli bir kısmını bu probleme ayırıyor. Ekibinden brifing alıyor, yazılmış raporları okuyor, muhatap ülkelerin liderleriyle müzakere ediyor. Sanıyor musunuz ki; "...kevgire dönmüş sınırlardan gelen geçmiş giden geçmiş, idare de bu haliyle kalsın ellemeyin" demiş. Olabilir mi böyle bir şey? Cumhurbaşkanımızın uykusuz gecelerde sabahlara kadar bu durumun; ekonomik, sosyolojik, diplomatik sonuçlarını pozitife dönüştürmek için çabaladığına şahidim. Akıl alır gibi değil ya hu? Yani binlerce yıllık devlet aklı böyle bir sorun karşısında çaresiz, Twitter'dan yazan üç-beş zibidinin yol göstermesine muhtaç?!... Bırakın Allah aşkına...