BEN basit bir soru sormuştum.
Abdulkadir sen çekil ben onunla konuşayım
BEN basit bir soru sormuştum. “MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, darbe gecesi Cumhurbaşkanı’nın koruma müdürü ile yaptığı konuşmayı, darbeci yaverin telefonundan yaptığı bilgisi...
“MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, darbe gecesi Cumhurbaşkanı’nın koruma müdürü ile yaptığı konuşmayı, darbeci yaverin telefonundan yaptığı bilgisi neden darbeden 1 yıl 15 gün sonra sızdırıldı?”
*
Köşe arkadaşım Abdulkadir Selvi kullandığım “Sızdırıldı” ifadesine takılmış.
“Yani bizim gazeteciliğimiz yok mu” anlamına gelen bir soru soruyor.
*
Bak canım kardeşim...
Hürriyet’in basın tarihine geçen “Johnson Mektubu” haberi Cüneyt Arcayürek’e sızdırılmıştır.
Sızdırılmış olması, gazeteci olarak Cüneyt Arcayürek’in adını küçültmedi, tam aksine basın tarihine yazdırdı...
*
Yani diyeceğim, sen sakın alınma...
Sızdırma haber de büyük gazetecilik başarısıdır.
Tam aksine bu ayrıntıları kamuoyuna ve bizlerin önüne getirdiğin için de senin gazetecilik başarını kutlarım...
*
Ama meseleyi saptırmayalım... Konu bu değil...
Yazılardan anlıyorum ki, bu haberleri sızdıran tarafta büyük bir telaş var..
Telaş büyüdükçe yapılan şaşkınlıklar da büyüyor...
*
O nedenle diyorum ki, sen şimdi çekil aradan, ben “onunla” konuşayım.
GÜLDÜRME BENİ ‘MİT’TEKİ O ARKADAŞ’
- 15 Temmuz gecesine dönelim...
Darbenin en kritik saatleri.
Başbakan Binali Yıldırım televizyonlarda canhıraş şekilde haykırıyor.
“Tehlike geçmedi, sakın meydanlardan ayrılmayın...”
*
Peki aynı saatlerde MİT Basın Müşaviri ne yapıyor?
Televizyonlara çıkıp haykırıyor: