Dün gece bir de Zekeriya Öz bulsalardı bu sabah nasıl bir Türkiye’ye uyanacaktık?
Haberi dün Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ünden geçerken radyodan öğrendim.Çok tuhaf…Bir anda 7 yıl geriye döndüm.Bir 15 Temmuz gecesi bu köprüyü zıt yönde geçerken de aynı duyguya...
Haberi dün Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ünden geçerken radyodan öğrendim.
Çok tuhaf…
Bir anda 7 yıl geriye döndüm.
Bir 15 Temmuz gecesi bu köprüyü zıt yönde geçerken de aynı duyguya kapılmıştım.
O gün içimden gelen ses şuydu:
“Bu darbeyi yapanlar başarırsa hepimiz mahfolduk…”
İnanın dün aynı duyguyu yaşadım.
İçimden gelen ses yine aynıydı:
“Bu darbeyi yapanlar başarıya hepimiz mahvolduk…”
Yargıtay 3. Ceza Dairesi aldığı kararla resmen “Ben Anayasa Mahkemesi'ni ve Anayasa’da yazılı o maddeyi tanımıyorum…” dedi.
Bana göre açıkça Anayasayı ortadan kaldırma suçu…
Orada da kalmıyordu.
Suç duyurusunda bulunuyordu.
Şu yazıyı yazdığım saatlerde ne olacağını bilemiyordum
76 yıllık hayatımda ilk defa bir sivil yargı darbe girişimine tanık olmuyormuşum gibi bir duygu vardı içimde.
15 Temmuz gecesi evime döndüğümde ilk işim Aydın Doğan’ı arayıp, “Aydın Bey bu bir darbe girişimi. Buna karşı çıkmalıyız” demiştim.
O da bana ‘Ben de aynı fikirdeyim’ demişti.
Ce o gece CNN ve bütün öteki Doğan Medya Grubu yayın organları bu darbe girişimine karşı çıkmıştık.
Bu defa daha çaresizdim.
Artık yönetici değildim.
Yazacak bir gazete bile yoktu.
Dönüp “Şunu yapalım” diyeceğim kimse yoktu.
Gözümün önünde devletin hepimiz açısından en önemli anayasal kurumuna resmen etkisiz hale getirme girişimi yapılıyordu.
Akşam bir yemekteydim.
Gece Mustafa Koç Spor Ödülü töreni vardı.
Oradan kalkıp gelen ünlü bir iş insanı bizim masamıza gelip şunu söyledi:
“Bu bir hukuk rezaleti…”
İnanamadım bu sözlere…
“Ne yani sen bunu sıradan bir hukuk rezaleti olarak mı görüyorsun” dedim.
Sonra düşündüm.
Türkiye burjuvazisi bu olayı gerçekten basit bir “Hukuk rezaleti” gibi mi görüyordu acaba…
Böyle ise bu iş bitmiştir demektir.
Yazık olmuş bu ülkeye…
Benim gözümde dün bu ülkenin yargı sisteminde olan olayın 27 Nisan muhtırasından, 17-25 Aralık girişiminden, 15 Temmuz darbe girişiminden, hatta 12 Eylül’den hiçbir farkı yoktu…
Aklıma, 2017 Referandumu’ndaki “Yetmez ama evetçiler” geldi…
Türkiye’de yargının bu hale gelmesi süreci o referandumla başlamıştı.
Yetmez ama evetçileri bulup onlara haykırmak istedim.
Farkında mısınız? Sizin evet oylarınızla değiştirilen o anayasa ile gelen yargı sistemi ülkemizi ne hale getirdi.
Biliyorum… Çoğu farkında…
Ama acaba bugün AKP’nin önde gelenleri bunun farkında ve şuurunda mı…
Yani dün bu ülkede olan bu yargı girişiminin ne olduğunu fark ediyorlar mı…
Aynı saatlerde içimi biraz olsun ferahlatan bir mesaj geliyor.
AKP’nin kurucu babalarından Hayati Yazıcı bir tweet atarak “Hiç ve asla olmaması gereken bir olay yaşıyoruz” dedi.
‘İşte budur’ dedim içimden.
Böyle bir girişime iktidar partisinden böyle bir tepki gelmeli…
Ama dün gece televizyonlara bakıyorum…
Çoğunda hala "CHP tartışılıyor…"
Yargıçlara seslenmek istiyorum
Oysa aynı saatlerde biz sonuçları itibariyle, 27 Nisan muhtırasından çok daha vahim bir durumu yaşıyorduk.
Ve buradan bütün siyasi partilere seslenmek istiyorum…
Darbe dediğiniz şey sadece askerlerden mi gelir sanıyorsunuz…
Bu ülkenim yargıçlarına seslenmek istiyorum…
Gerçekten içinize sindirebiliyor musunuz bunu…
Yoksa siz de basit bir hukuk ve yetki ihlali olarak mı görüyorsunuz …