Etyen'i neden Shakespeare'e tercih ettim
BAZILARI benim için "Narsist" diyor ya...İtiraf edeyim, “Hayır hiç değilim” diyemem...Çünkü dozunda olmak kaydıyla biraz var. * * * Bazıları ise yediğim bunca dayağa, hakarete hiç bakmadan yaşamama...
BAZILARI benim için "Narsist" diyor ya...
İtiraf edeyim, “Hayır hiç değilim” diyemem...
Çünkü dozunda olmak kaydıyla biraz var.
* * *
Bazıları ise yediğim bunca dayağa, hakarete hiç bakmadan yaşamama bakıp, kimliğimin başına şu sıfatı ekliyorlar:
“Mazoşist...”
Bak bu teşhis sonuna kadar doğru.
Son örneği ise Londra’da geçirdiğim bir hafta içinde, Etyen Mahçupyan’ın entelektüel dehasını, olağanüstü mizah yeteneğini bütün haşmetiyle sergileyen ‘opus magnum’u, “Tımarhane Günlerim”* adlı kitabını, “Notting Hill” kafelerinde otururken bile elimden düşürmememdi.
* * *
İngiltere başkentinde Etyen Bey’i, Shakespeare’e tercih etmemin çok haklı bir gerekçesi vardı.
Kitabın neredeyse her sayfasını bana ithaf etmiş...
Genel yayın yönetmenliğinden ayrıldığım günden beri kendimi hiç bu kadar önemli hissetmemiştim.
Entelektüel seviyesini, kabiliyetine çok sadık biçimde yansıtan bu ‘opus magnum’, bu başeser için, hem sadık bir okuru olmam, hem de fikirlerindeki tutarlılık ve özellikle de mizahi zekâsı dolayısıyla, kendisine derin şükranlarımı sunuyorum...
* * *
Kitabın tek eksikliği, bugünkü ince ve zarif homofobik espri anlayışının, o günlerde henüz yeterince inkişaf etmemiş olmasıydı.
O da benim için büyük bir şans oldu...
Ama o günlere ait bu eşsiz mizah anlayışı, bu eksikliği fazlasıyla gidermiş.
* * *
Bence herkesin okuması gereken bir kitap.
Özellikle de psikologların...
Bir insan, başka bir insana, nasıl olur da bu kadar takıntılı olabilir sorusu, iyi bir “case study” olabilir.
* * *
Siyasetçilere gelince....
Özellikle onu danışmanı yapan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun cevap vermesi gereken bir soru var ki, onu da ikinci yazıya bırakıyorum.
---------------------------------
Etyen Mahçupyan, “Tımarhane Günlerim”, Profil, 2016