Herkesin sustuğu an
MEMDUH Bayraktaroğlu'nun "Özgür Sayfa" sitesinin müdavimi oldum. Dün hepimizin gözünden kaçan harika bir noktayı yakalamış. Başbakan Davutoğlu’nun, Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya’nın ardından...
MEMDUH Bayraktaroğlu'nun "Özgür Sayfa" sitesinin müdavimi oldum.
Dün hepimizin gözünden kaçan harika bir noktayı yakalamış.
Başbakan Davutoğlu’nun, Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya’nın ardından söylediği şu sözleri hatırlatıyor:
“En zor şartlarda, en zor zamanlarda hiç tereddüt etmeden düşündüğünü, inandığını cesurca haykıran kalemdi.
O zor zamanlarda, herkesin sustuğu dönemlerde dahi hiçbir zaman, hiçbir zorluk ve baskı karşısında bükülmeden, eğilmeden cesurca yayın çizgisini sürdürdü.”
* * *
Bayraktaroğlu soruyor:
“Aynı şeyleri bugün Can Dündar ve Erdem Gül için de söyleyemez misiniz...”
* * *
“Herkesin sustuğu an” hangi andır...
Tabii ki, korku ve baskı rüzgârlarının estiği dönemdir.
Başbakan Davutoğlu, 28 Şubat döneminden söz ediyor.
* * *
Bir ölçüde öyleydi...
Yine de herkes susmamıştı, herkes susturulmamıştı...
Kanal 7 yayınına devam ediyordu. Akit, Yeni Şafak yayınına devam ediyordu.
Maliyeciler ve kayyumlar yayın kuruluşlarının kapısına dayanmıyordu.
* * *
Evet... Hasan Karakaya gözaltına alınmıştı...
Ama o gözaltı ağır mahkûmiyete dönüşmemiş, iki gün sonra bırakılmıştı...
Evet, o gün bazı gazeteciler işlerini kaybetmişlerdi.
Ama onların sayısı bugün işlerini kaybedenlerin yanında çok küçük kalıyordu.
Yani diyeceğim, “herkesin susturulduğu bir an”dan söz ediyorsak eğer...
Hiç olmazsa bu konuda samimi olalım, çifte standart uygulamayalım...
* * *
Küçük de bir hatıra...
Rahmetli Hasan 28 Şubat’ta içeri alınıp serbest bırakıldıktan sonra onu ilk arayanlardan biri bendim...
Bırakılmasına sevinmiş, bütün kalbimle “Geçmiş olsun” demiştim...
Bugün de bütün kalbimle “Allah rahmet eylesin” diyorum...
* * *
Herkesin, sadece “kendi susturulduğu an”a ağıt yaktığı bir ülkede, maalesef hepimizi böyle adaletsiz bir çifte standart tuzağı bekliyor...